Bir varmış, bir yokmuş… Çok ama çok eski zamanlarda, uzak diyarların birinde nadide bir krallık varmış. Bu krallıkta genç yakışıklı bir prens yaşamaktaymış. Bu genç prens, büyümüş ve iyi bir delikanlı olmuş. Kral ve kraliçe de oğullarının evlenmesini çok istiyormuş. Ne var ki prens bir türlü sevebileceği hem akıllı, hem güzel bir prenses bulamıyormuş. Akıllı ve güzel olmasının yanında hassas ve duyarlı olmasını da istiyormuş. Prense göre, kral kızı olmakla, gerçek bir prenses olunamazmış. Gerçek bir prenses nazik, hassas, duyarlı, akıllı ve elbette güzel olmalıymış.

PRENSES VE BEZELYE TANESİ: PRENS

Prens, aradığı bu özelliklere sahip bir prensesi henüz bulamamış. Seyahatlere çıkarak diğer ülkelerdeki krallıkları ziyaret ederek, bir çok prensesle tanışmış. Hatta uzak krallıklardan birinde 12 dans eden prenses ile bile tanışmış. Onlarla arkadaşlık etmiş ve tanımaya çalışmış. Ne var ki hiç birine kalbini verememiş. 

Günlerden bir gün ülkelerine kış gelmiş her yer karlarla kaplanmış. Seyahat yapılacak aylar geride kalmış. Prensin, sarayda çok canı sıkılıyormuş. Bol bol kitap okuyarak zaman geçiriyormuş. Bazen resim yapıyor bazen de sarayın çevresinde atına binerek dolaşıyormuş.

Prens bir gün atıyla çıktığı gezinti sonrası, saraya dönerken, sarayın surlarının dibinde genç bir kız görmüş. Genç kız perişan haldeymiş. Üstü başı kirlenmiş, ıslanmış ve soğuktan neredeyse donacak hale gelmiş.

PRENSES VE BEZELYE

Prens hemen atından inerek genç kıza yardım etmiş ve baygın haldeki kızı almış ve saraya götürmüş. Saray çalışanları hemen genç kızı, ısıtmışlar ve iyileştirmişler. Soğuktan perişan olan kız güzelce temizlenmiş ve ona verilen temiz giysileri giymiş. Saray çalışanlarıyla birlikte yemek salonuna gitmiş. Kendisini kurtaran bu insanlara teşekkür etmek istiyormuş.

Prens, kral ve kraliçe yemek odasında onu bekliyorlarmş. Genç kız hemen tüm bu iyilikleri için prense kral ve kraliçeye teşekkür etmiş ardından hep birlikte yemek yiyip sohbet etmişler.

“Prenses ve bezelye tanesi imtihan

Başından geçenleri anlatan Genç kız, akrabalarının ziyaretinden döndüğünü, dönüş yolunda bir çığ düştüğünü, at arabaları ve yanındakiler askerlerin kurtulamadığını, kendisinin bir prenses olduğunu ve kral babasına haber göndermesi gerektiğini söylemiş.

Ne var ki, az önce çamur içinde, perişan halde gören Kraliçe genç kızın anlattığı bu hikayeye şüpheyle yaklaşmış ve inanmamış. Prens ise genç kızı çok beğenmiş. Onu korkusuz ve akıllı bulmuş. Aynı zamanda çok nazik ve kibarmış.

Kraliçe, oğluna “Acele etme, bu gece ben onun gerçek bir prenses olup olmadığını anlayacağım” demiş. Sonra “Ben odanızı kontrol edeyim” diyerek yanlarından ayrılmış.
Çalışanların genç kız için hazırladığı odaya çıkmış ve çalışanlara “Yirmi tane yatağı üst üste koyun” diye söylemiş. Çalışanlar şaşırmışlar ancak hemen Kraliçe’nin söylediğini yapmışlar. Kraliçe, en alttaki yatağın altına bir adet bezelye tanesi yerleştirmiş. Odayı güzelce hazırlamalarını söyleyerek oradan ayrılmış. Çalışanlar 20 yataklı odayı güzelce hazırlayıp, kızı dinlenmesi için odaya çıkarmışlar. 

Ertesi gün kahvaltıda buluşmuşlar. Kahvaltı ederken bir yandan sohbet etmeye başlamışlar. Kraliçe, “Nasıl rahat uyudunuz mu? Biraz yorgun görünüyorsunuz hala” demiş. Genç kız, “Size çok zahmetler verdim. Çok güzel yatak hazırlatmışsınız. Ne var ki sanki yatağın altında bir şey vardı. Sürekli bana battı ve uyumamı engelledi” demiş. Kraliçe “Çok üzüldüm sayın prenses, derhal ben çalışanlara baktırırım” demiş ve genç kıza o an, ilk defa Prenses diye hitap etmiş. Prens de, Kral da hayretle kraliçeye bakmışlar. Sonra prensesten izin isteyerek ailece bir başka odaya geçmişler. Kraliçe “Bu gerçek bir prenses, hassas ve narin oğlum. Şayet sen de beğendiysen ve kral baban da onaylarsa evlenme teklifi yapabilirsin” demiş.
Prens, prensesin yanına giderek “Prensesim şayet kabul ederseniz sizinle evlenmek istiyorum” demiş. Prenses çok sevinmiş ve “Elbette Prensim, kral babam da kabul ederse çok mutlu olurum” demiş. Haberler salınmış ve iki kral buluşmuşlar, konuşmuşlar. Kırk gün kırk gece düğün yapılmış. Prens ve prenses çok mutlu olmuşlar.