SİHİRLİ ÇAY PARTİSİ

Öğleden sonra güneş parıl parıl parıldarken, Kanga’nın evi rengarenk süslenmiş ve her yerde lezzetli ikramlar hazırlanmış. Ormanın ortasındaki büyük çınar ağacının altında masa hazırmış ama en ilginç olanı, Kanga’nın masanın ortasına yerleştirdiği kocaman, parıldayan bir çaydanlıkmış. Dostlar, merak ve heyecanla masanın etrafında toplanmış. 

Roo, annesinin eteğine tutunarak, “Anne, bu çaydanlık neden parlıyor?” diye sormuş.

Kanga, “Bu sihirli çaydanlık Roo, her fincanda bir sürpriz var!” demiş.

Kanga çaydanlığı masanın tam ortasına koymuş. Çaydanlığın üzerinde hafif bir buhar yükseliyormuş ve buharın içinde sanki küçük yıldızlar dans ediyormuş.

“Şimdi sırayla fincanlarınızı dolduracağım,” demiş Kanga. “Ama unutmayın, her fincanda bir sürpriz saklı!”

Arkadaşlar tek tek masaya oturmuş.

İlk olarak Winnie the Pooh fincanını uzatmış. Kanga, çaydanlığı eğmiş ve çay yerine altın sarısı bal akmaya başlamış. Pooh şaşkınlıkla fincanını doldurmuş ama o sırada çaydanlık birden fokurdamış, pof etmiş ve havada dönerek sihirli bir şekilde bir bal peteği ortaya çıkarmış.

“Bu benim en sevdiğim şey!” diye bağırmış Pooh. “Bal ve sihirli bir bal peteği! Çok teşekkür ederim, Kanga!”

Sıra Piglet’e gelmiş. Piglet fincanını uzatmış ve çaydanlık bu kez pembe bir buhar salarak çayla birlikte minik kalpler dökmeye başlamış. Kalpler fincanının etrafında uçuşmuş. Sonra çaydanlık pof etmiş ve Piglet’in önüne minik bir kalkan bırakmış.

“Bu ne anlama geliyor, Kanga?” diye sormuş Piglet şaşkınlıkla.

Kanga nazikçe gülümsemiş: “Bu kalkan cesaretin simgesi, Piglet. Sen küçük olabilirsin ama kalbin çok büyük ve cesur!”

Piglet mutlulukla kalkanı kucaklamış: “Teşekkür ederim, Kanga. Bunu hep hatırlayacağım!”

Tigger fincanını heyecanla uzatmış. Çaydanlık zıplayarak Tigger’ın fincanına çay dökmeye başlamış. Çayın içinden rengârenk toplar çıkmış ve etrafa saçılmış. Sonra çaydanlık pof etmiş ve bir zıplama yayı ortaya çıkarmış.

“Bu yay tam bana göre!” diye bağırmış Tigger. “Şimdi daha da yükseklere zıplayabilirim!”

Küçük Roo kahkahalarla zıplamış ve “Ben de denemek istiyorum!” diye heyecanlanmış.

Roo’nun fincanına sıra geldiğinde, çaydanlık birden gökkuşağı renklerinde çay dökmeye başlamış. Roo şaşkınlıkla “Vay canına! Bu çok güzel!”

Son olarak Eeyore fincanını biraz tereddütle uzatmış. Çaydanlık, Eeyore’un fincanına dökülürken hafif bir mavi ışık saçmış. Ardından pof etmiş ve gökyüzüne doğru süzülen bir yıldız ortaya çıkmış.

Eeyore, yıldızı sessizce izlemiş ve merakla sormuş: “Bu yıldız ne anlama geliyor, Kanga?”

Kanga sevgi dolu bir sesle yanıt vermiş: “Bu yıldız, senin içinde saklı olan ışığı ve değeri temsil ediyor, Eeyore. Her zaman çok özel ve değerlisin.”

Eeyore hafifçe gülümsemiş: “Teşekkür ederim, Kanga. Bu gerçekten çok güzel bir hediye.”

Güneş batarken, arkadaşlar birlikte çay içmeye devam etmişler. Her birinin yüzünde mutlu bir gülümseme varmış.

Herkes çaylarını içip hediyelerini keşfettikten sonra Kanga, masanın başında durmuş ve dostlarına sevgiyle bakmış.

“Sihirli çaydanlığın gösterdiği bir şey var,” demiş. “Gerçek sihir, bu hediyelerde değil, bizim birbirimize duyduğumuz sevgide ve dostlukta saklı.”

Herkes Kanga’nın sözlerini alkışlamış ve ona teşekkür etmiş. O gün, Acre Ormanı’nda sevgi ve dostluk dolu bir çay partisi yapılmış.

Ve masal burada bitmiş. 

BU MASALI YILDIZLARI KULLANARAK DEĞERLENDİREBİLİRSİNİZ. Aşağıda bulunan yorum bölümünden kolayca fikrinizi belirtin, masalları birlikte iyileştirelim. Yorumlarınız benim için çok değerli

DESTEK İÇİN İnstagram ya da Youtube hesabımızı takip etmeniz yeterli ♡​