Bulutlar, rüzgâr ve güneşle uyum içinde yaşarlarmış. Rüzgârlar, uzak diyarlardan getirdikleri taptaze hava ile bulutları besler, güneş ise onları ısıtır ve büyütürmüş. Geceleri ay ışığı, bulutları nazikçe okşar, sabahları ise ilk ışıklarla gökyüzünde yeni bebek bulutlar oluşurmuş. Bu minik bulutlar önce masum beyaz pamuklar gibiymiş, sonra rüzgârın onları oradan oraya taşımasıyla şekil değiştirir, büyür, güçlenirmiş.
Bulutlar görevlerine hazır hale geldiğinde, gökyüzünün farklı katmanlarına yerleşirlermiş. Kimisi hafif ve zarif olduğu için en yükseğe çıkar, kimisi yere daha yakın durup yeryüzüne gölge olurmuş. Yeterince su topladıklarında yağmur olup yeryüzüne hayat verirler, bazen üşüyüp kar tanelerine dönüşürler, bazen de rüzgârla birleşip büyük fırtınalar yaratırlarmış.
Bulut Krallığı’nın en neşeli üyesi Pofuduk Kümülüs’müş. O, bembeyaz ve pamuk gibiymiş. Gökyüzünde hoplaya zıplaya dolaşır, çocukların gökyüzüne bakıp hayal kurmasını sağlarmış.
“Hey! Bakın, bugün kocaman bir tavşana benziyorum!” diye neşeyle seslenirmiş.
Onun olduğu günlerde hava hep güzel olur, herkes mutlu olurmuş.
Yükseklerde, incecik süzülen ve kıvrımlı harika izler bırakan Bilge Sirrus yaşarmış. Sirro bir sirrokümülüs bulutuymuş, yani gökyüzünde dalgalar gibi uzanıp gider, rüzgârla yarışırmış. Duyarlı ve narin bir bulutmuş. Uzun, ince çizgiler halinde gökyüzünü süsler ve gelecekte ne olacağını herkesten önce hissedermiş. “Hava soğuyacak, dikkat edin dostlar!” diye uyarılar yaparmış. Hafif ama önemli bir karaktermiş, çünkü onun söyledikleri her zaman doğru çıkarmış.
Tembel Stratüs her daim uyumak istermiş, o yüzden güneşle pek anlaşamaz her daim sisli ve karanlık havalar yaratırmış. O, gökyüzünü kaplayan kalın bir battaniye gibiymiş. “Of… Güneşi biraz saklasam kimse fark etmez değil mi?” diye mırıldanır, her yeri gri bir sisle kaplarmış. İnsanlar onu görünce biraz üşür, bazen de miskinleşirmiş. Ama o aslında kimseyi üzmek istemezmiş, sadece biraz tembelmiş.
Ama bir de Huysuz Kümülonimbüs varmış. Gürültülü ve biraz asık suratlı olan bu buluta herkes Kümül diye seslenirmiş O, devasa bir bulutmuş ve hemen hemen her daim sinirliymiş. “Benim vaktim geldi! Fırtına zamanı!” diye gürleyerek gökyüzünde dolaşırmış. Gök gürültüleriyle bağırır, yağmurları coşkuyla aşağı dökermiş. Diğer bulutlar bu durumdan hiç memnun olmazmış ama Kümül kimseyi umursamazmış.
Güneşli bir sabah, Bilge Sirro, gökyüzünde hızla süzülerek dans ediyormuş. Her zamanki gibi hareketliymiş. “Bugün nereye uçsam, hangi rüzgârla yarışsam?” diye düşünerek gökyüzünde kıvrıla kıvrıla ilerliyormuş.
Tam o sırada, gökyüzü kararmış. Kümül, “Bugün hava çok kuru, biraz yağmur lazım. Şimşeklerimi hazırlasam iyi olacak!” diye homurdanmış. Bilge Sirro ince ince kıvrılarak Kümül’e yaklaşmış. “Selam Kümül! Bugün biraz daha hafif bir yağmur yağdırsan olmaz mı? Küçük çiçekler fazla suya dayanamaz!”
Kümül kaşlarını çatmış. “Benim işim bu! Ama belki biraz yumuşak yağabilirim…” diye mırıldanmış. İçinde büyük bir fırtına olsa da bazen daha sakin olmayı öğrenmesi gerekiyormuş.
O sırada, neşeli Pofuduk Kümülüs yanlarına gelmiş. “Günaydın dostlar! Bugün çok güzel bir gün olacak. Şuradaki çocukların şekilli bulut oyununa katılsam mı?”
Bilge Sirro ve Kümül gülümsemiş. Pofuduk Kümülüs, gerçekten çok sevimli bir bulutmuş, üstelik insanlar onun şekillerine bakarak oyunlar oynuyormuş.
Tembel Stratüs ise tüm bu hareketli ortamı çok yorucu bulduğu için onları uzaktan izliyormış. Sessizce süzülerek gökyüzünü kaplamış ve “Bugün biraz sis getirme zamanım geldi.” demiş. “Ama merak etmeyin, kimseyi kaybetmeyeceğim, sadece sabahları biraz gizem katacağım.”
Gerçekten de ortalık karışmış. Kümülonimbüs o kadar heyecanlanmış ki şimşekler çaktırmaya başlamış, Bilge Sirrus soğuk havanın yaklaştığını söylemiş ama kimse onu dinlememiş, Tembel Stratüs ise güneşi tamamen kapatmış. İnsanlar aşağıda merak içinde gökyüzüne bakıyormuş.
“Ah ah, bir gariplik var bu havada… Eskiden böyle olmazdı. Rüzgâr tatlı eser, yağmurlar vaktinde yağardı. Ama şimdi hepinizin dengesi bozulmuş. Acaba neden?”
Bulutlar bir an durup düşünmüşler. Huysuz Kümülonimbüs öfkeli öfkeli gürlemiş: “Ben de anlamıyorum! Eskisi gibi serinleyemiyorum, içim içime sığmıyor, bir anda şimşekler çakıyor!”
Bilge Sirrus nazikçe süzülerek konuşmuş: “Ben fark ettim… Beni bile rahatsız eden bir sıcaklık var. Üstelik rüzgârlar artık eski gibi serin değil, bazen de hiç esmiyor. Havanın dengesini bozan bir şey var.”
Bulutlar şaşkınlık içinde birbirlerine bakmış. Pofuduk Kümülüs üzülerek sormuş: “Peki ama ne yapacağız, Dede Nimbostratus? Gökyüzünü nasıl eski haline getirebiliriz?”
Yaşlı bulut düşünmüş, düşünmüş… Sonra sakince cevap vermiş: “Bizi temizleyen, güçlendiren şey neydi? Temiz hava, serin rüzgâr ve büyük, yeşil ormanlar… İşte! Hepinizi büyük ormanların üzerine göndermeliyim. Orada serinleyip temizlenirsiniz, sonra da hep birlikte gökyüzünü dengeye kavuştururuz.”
Bulutlar hemen harekete geçmiş. Pofuduk Kümülüs ve Tembel Stratüs, en geniş ormanların üstüne doğru süzülmüşler. Ormanın taze havası onları hafifletmiş, sularını temizlemiş. Huysuz Kümülonimbüs, denizlerin üzerine gidip biraz dinlenmiş, öfkesi yatışmış. Bilge Sirrus, yükseklerden esen serin rüzgârlarla güç toplamış.
Günler sonra, bulutlar yeniden bir araya gelmiş. Artık çok daha huzurlu ve dengeli hissediyorlarmış. Dede Nimbostratus gülümseyerek gökyüzüne bakmış ve “Şimdi ekip çalışması yaparak yeryüzüne yardım etme vakti!” demiş.
Pofuduk Kümülüs, tatlı bir yaz yağmuru bırakmış, Tembel Stratüs güneşin ışıklarını geçirecek kadar incelmiş, Bilge Sirrus insanlara yaklaşan değişimleri anlatmak için gökyüzünde güzel şekiller çizmiş. Huysuz Kümülonimbüs bile eskisi kadar öfkeli değilmiş, artık sadece gerektiğinde gökyüzünü gürletmeye karar vermiş.
Bulutlar, birlikte çalışarak hem kendilerini hem de dünyayı eski dengesine kavuşturmuş.
Masal da burada bitmiş.
BU MASALI YILDIZLARI KULLANARAK DEĞERLENDİREBİLİRSİNİZ. Aşağıda bulunan yorum bölümünden kolayca fikrinizi belirtin, masalları birlikte iyileştirelim. Yorumlarınız benim için çok değerli
DESTEK İÇİN İnstagram ya da Youtube hesabımızı takip etmeniz yeterli ♡