Uzak bir köyde, masmavi gözlere ve güzel bir gülüşe sahip, sevimli bir kız çocuğu olan Küçük İda yaşıyormuş. İda’nın en büyük zevki, köyün güzellikleri içinde özgürce koşup oynamakmış. Onun en büyük hayali, topladığı çiçeklerle dolu bir bahçeye sahip olmakmış. Bu nedenle, her gün çiçekler toplayıp, güzel bir buket oluşturuyor ve bunları evinin en güzel köşesine koyuyormuş.
Bir gün İda, köyün en büyük ve en güzel bahçesini ziyaret etmeye karar vermiş. Bahçenin kapısını açıp içeri girdiğinde, gözleri büyülenmiş. Renk renk çiçekler, mis kokulu güller ve muhteşem manzaralar, onu adeta büyülü bir dünyanın içine çekiyormuş. İda, bu güzellikleri toplamak ve kendi çiçek bahçesine ekerek evini daha da güzelleştirmek istemiş.
Ancak bahçenin sahibi, sert mizaçlı bir kadın olan Bayan İbik, İda’nın bahçesine girmesine izin vermemiş. “Bu çiçekler benim bahçemde yetişiyor, başkalarına vermem!” demiş. Küçük İda’nın yüreği kırılmıştı, çünkü o sadece çiçeklerin güzelliklerini görmek ve sevdiğiyle paylaşmak istiyormuş.
Ertesi gün, yine çiçek toplamak için başka bir bahçeye gitmeye karar vermiş. Bu sefer, köyün en küçük ve en mütevazi bahçesini keşfetmiş. Bahçenin sahibi, yaşlı ve sıcakkanlı bir adam olan Bay Maviyel’di. Bay Maviyel, İda’yı sevgiyle karşılamış ve ona bahçesinde özgürce dolaşma izni vermiş. Küçük kız, çiçeklerle dolu bu güzel bahçede o kadar mutlu olmuştu ki, içindeki sevinçle şarkılar söylüyormuş.
Bay Maviyel, İda’nın çiçekleri toplamasına izin vermiş ve ona, “Sevgili kız, bu çiçekleri senin için topladım. Onları evindeki bahçene ekebilir ve sevgiyle büyütebilirsin.” demiş. İda’nın yüzünde büyük bir gülümseme belirmiş ve gözleri parlamış. Bay Maviyel’in cömertliği, onun kalbinde bir sevgi fırtınası yaratmış.
Küçük İda, topladığı çiçekleri sevinçle evine götürdü ve onları kendi bahçesine dikmiş. Bahçesi, renkli çiçeklerle süslenmiş ve her biri ayrı güzellikte olan çiçeklerle dolmuş. İda’nın evi, çevredeki herkesin dikkatini çeken muhteşem bir çiçek bahçesine dönüşmüş.
Bir gün, köyün en zengin ve güçlü kadını olan Bayan Görkemli, İda’nın güzel bahçesini duymuş ve onu ziyaret etmeye karar vermiş. Bayan Görkemli, İda’nın bahçesindeki çiçeklerin güzelliğine hayran kalmış ve ona bir teklifte bulunmuş. “Sevgili İda, senin çiçeklerin o kadar güzel ki, ben de onları görmek ve evime getirmek istiyorum. Onları satın alabilirim, istediğin bir şeyi verebilirim.” demiş.
Ancak İda, çiçeklerini satmak istememiş. Onlar, onun için yalnızca güzellik ve sevgi demekmiş. Bu nedenle teklifi kibarca reddetmiş ve şöyle demiş: “Çiçeklerim benim için çok değerli, onları satmak istemem. Ancak size bir çiçek vermek istiyorum, böylece siz de güzelliklerini paylaşabilirsiniz.”
Bayan Görkemli, İda’nın cömertliğine ve sevgi dolu yüreğine hayran kalmış. İda’nın bahçesindeki çiçeklerin güzelliğini anlamış ve onların değerini anlamış. O günün ardından, Bayan Görkemli değişmiş ve daha cömert bir insan olmuş. Artık zenginliğiyle sadece kendini değil, etrafındaki insanları da mutlu etmek istiyormuş.
Küçük İda’nın çiçekleri, sadece güzellikleriyle değil, aynı zamanda sevgi ve cömertlikle dolu kalbiyle de çevresine ışık saçıyormuş. İda’nın bahçesi, köydeki herkesin ziyaret etmekten büyük keyif aldığı bir yer haline gelmiş. Onun masmavi gözleri, sahip olduğu çiçeklerin güzellikleriyle yarışır olmuş.
Ve böylece, Küçük İda’nın Çiçekleri masalı, çiçeklerin güzelliklerini paylaşmanın ve sevgi dolu bir kalple yaşamanın önemini vurgulayan güzel bir hikayeye dönüşmüşmüş. İda’nın bahçesi, köydeki herkesin ilham aldığı ve sevgiyle anlattığı bir masal olmuşmuş. O masal, zaman içinde unutulmaz kalmaya ve yeni nesillere aktarılmaya devam etmişmiş.