Bir zamanlar insanlar ve perilerin bir arada yaşadığı yeşil tepelerin ve kristal nehirlerin olduğu bir ülke varmış. Bu ülkede, her gece, Uyku Perisi insanlara güzel rüyalar getirirmiş. Ancak bir gün, Uyku Perisi’nin gücü, hiç beklemediği bir şekilde kaybolmuş.

O gün herkes gibi Ella da uyumakta çok zorlanmış. Uyumak da zorluk çekmesi bir yana büyülü rüyalar göremediğine çok üzülüyormuş. Ella, çaresizce yatağında dönerken, bir ışık parlamış odasının köşesinde. O ışık, Uyku Perisi’ne aitmiş.

“Ne oldu Uyku Perisi? Neden rüyalar gelmiyor?” diye sormuş Ella, gözlerinde endişeyle.

Uyku Perisi’nin gülümsemesi solgun ve hüzünlüymüş. “Sevgili Ella, üzgünüm. Rüyalarımı getirecek gücümü kaybettim. Artık insanları uykusuz geceler bekliyor. Bu gücü geri kazanabileceğim bir yol var ama çok tehlikeli.”

Ella, Uyku Perisi daha lafını bitirmeden “Nasıl?” diye sormuş.

Uyku Perisi, Ella’ya yaklaşmış, onun ellerini tutmuş: “Bir efsaneye göre, Uyku Perisi’nin kayıp gücü, Uyuyan Dağlar’ın ötesinde, Rüya Ormanı’nda bulunabilir. Ancak, bu yolculuk tehlikelerle dolu ve yalnızca en cesur ve iyi niyetli kişiler bu yola ulaşabilir.”

Ella’nın yüzünde bir kararlılık belirmiş. “Ben gideceğim. Siz insanlara çok güzel rüyalar getirdiniz, huzurla uyumalarını sağladığınız. Şimdi yardım sırası bende.”

Uyku Perisi minnettarlıkla gülümsemiş. “Eğer bu göreve kararlıysan, sana bir rehber eşlik edecek ve sana güç verecek.” 

dErtesi sabah, Ella, macerasına başlamak için hazırlanmış. Rüya Ormanı’nın derinliklerine doğru yola çıkmış.

Yol boyunca, cesaretini ve inancını sınayan birçok engel ve tehlikeyle karşılaşmış. Bir gün ormanın yoğunluğu, Ella’nın yönünü kaybetmesine neden olmuş. Ağaçların arasında dolanırken, kaybolmanın verdiği endişeyle çok korkmuş. Sonun da güneşin yönünü izleyerek doğru yolu bulmayı başarmış.

Bir sonraki gün Ella, beklenmedik bir tuzakla karşılaşmış. Aniden açılan zehirli çiçeklerin arasında kendisini bulmuş ve zehirli çiçekler onu kendilerine çekerken Ella atik davranıp hızla geri çekilerek bu çiçeklerden kurtulmuş.

Ertesi gün Rüya Ormanı’nın gizemli köşelerinde bir rüya kapanının içine düşmüş. Gerçeklikten ayrılmamak için büyük bir çaba göstermiş, zihnini toplamış ve bu engelden kurtulmayı da başarmış.

Sonunda, Rüya Ormanı’nın kalbinde, devasa bir çemberle çevrili bir alana ulaşmış. Rüya Ormanı’nın derinliklerinde, Uyuyan Dağlar’ın görkemli zirveleri belirmiş. Ella, zorlu bir tırmanışın ardından, dağın doruğuna ulaşmış. Orada, eski bir tapınak görmüş; Uyku Perisi’nin kayıp gücünün beklediği yermiş burası.

Tapınağın içine girmiş, içeri girmesiyle bir ışık huzmesi parlamış ve karşısına başka bir peri çıkmış. O, Uyku Perisi’nin antik koruyucusuymuş.

“Sevgili Ella, senin saf kalbin ve cesaretin sayesinde geldim.” demiş ve devam etmiş:

“Uyku Perisi’nin kayıp gücünü geri getirmek için tek yapman gereken, kalbinin en derin duygularıyla ona inanmak ve onun gücünü yeniden kazanmasını tüm kalbinle istemek.”

Ella gözlerini kapamış ve kalbinin derinliklerinden gelen bir dua ile Uyku Perisi’nin gücünün gelmesini istemiş. O anda, tapınak ışıkla dolmuş ve Uyku Perisi’nin kayıp gücü yeniden doğmuş. Artık, her gece, insanlar güzel rüyalarla dolu bir uykuya dalabilecekmiş. Masal da burada bitmiş…