Bir varmış, bir yokmuş… Evvel zaman içinde kalbur saman içinde… Ormanların birinde herkese ders olacak bir olay yaşanmış. Aslan ile fare masalı da böyle başlamış.
Bir gün ormanda minik bir Fare, oyun oynarken yanlışlıkla Aslan Kral’ın üzerine tırmanmış. Aslan Kral uykusundan uyanınca, bu küçük varlığı pençesinin altında bulmuş. Fare titreyerek, “Lütfen beni yeme, Büyük Aslan Kral! Eğer bana zarar vermezsen, bir gün ben de sana yardım edebilirim.” demiş.
Aslan Kral başta gülüp geçmiş. “Sen mi? Senin gibi bir minik fare nasıl olur da bana yardım edebilir?” Ancak Fare’nin gözlerindeki samimi ifadeyi gördüğünde, yumuşamış. “Tamam, git ve dikkatli ol” demiş ve Fare’yi serbest bırakmış.
Zaman hızla geçmiş. Bir gün Aslan Kral, ormanın dışına çıkmış ve avcıların kurduğu bir tuzağa yakalanmış. Ne yapacağını bilmezken, çevresindeki ağaçlar ve yapraklar arasında bir hareket görmüş. Meğer o hareket, minik Fare’miş!
Fare, Aslan Kral’ı gördüğünde hemen yanına koşmuş. “Büyük Aslan Kral, sana yardım etmeye geldim” demiş. Ardından keskin dişlerini kullanarak, Aslan Kral’ı tutsak eden ağı kemirmeye başlamış. Uzun uğraşlar sonucu, sonunda Aslan Kral serbest kalmış.
Aslan Kral, minik Fare’ye minnettar bir şekilde bakmış. “Minik dostum, senin ne kadar büyük bir yüreğin olduğunu görmüş oldum. Bana hayatımı geri verdin” demiş.
Aslan Kral, minik Fare’ye minnettar bir şekilde bakmış. “Minik dostum, senin ne kadar büyük bir yüreğin olduğunu görmüş oldum. Bana hayatımı geri verdin” demiş.
Fare ise gülümsemiş. “Büyüklük ya da küçüklük, önemli olan yürektir, Aslan Kral. Herkesin bir şekilde yardımcı olabileceği bir an mutlaka gelir.” demiş.
Ve o gün ormanda, büyük küçük tüm hayvanlar bu önemli dersi öğrenmiş: Yardımlaşma ve nezaketin kıymeti, her zaman anlaşılır. Kimi zaman en minik fare bile, en büyük aslana yardım edebilir.
0 Yorum