Bir varmış, bir yokmuş… Kocaman bir şehirde, sıradan küçük bir mahallede varmış. Bu mahallede havaların ısınması ile birlikte sokaklarda çocuk sesleri yayılmaya başlarmış. Çocuklar her yerde dolaşır bazen bisiklet sürer bazen paten kayar bazen de kız erkek fark etmeden futbol oynarlarmış.

Sokak adeta bir futbol sahasına dönüşür, takımlar kurulunca maç başlarmış. Tek amaç topu ağlara göndermekmiş. İşte o zaman mahallerinin küçük sokakları, çocukların futbol oynamak için buluştuğu bir cennete dönüşürmüş. İşte bu güzel mahallede 8 yaşında Yiğit adında bir çocuk ve onun arkadaşları yaşıyormuş. Yiğit futbolu çok seviyormuş ve en büyük hayali ünlü futbolcu Arda Güler gibi bir futbolcu olmakmış. Hatta Yiğit, bu hayalini gerçekleştirmek ve hafta sonları kendini geliştirmek için futbol okuluna bile gidiyormuş. Antrenmanlarında ter döker, hatalarını düzeltmeye çalışır ve yeteneğini geliştirmek için azimle çalışırmış.

Yiğit, her gün erken saatlerde uyanır, okuluna gider, gelince ödevlerini yapıp ders çalışmasını da bitirince topunu kaptığı gibi sokağa çıkarmış. Mahalle arkadaşlarıyla oynadığı futbol maçlarında hep en iyi olmak için çaba gösterirmiş.

Bir gün yaşadıkları semtte mahalleler arası bir futbol turnuvası düzenlenmiş. Yiğit ve arkadaşları bunu duyduklarında hemen bir takım kurmaya karar vermişler ve çalışmalara başlamışlar. Takımlarının ismini “Mavi Yıldızlar” koymuşlar ve tüm takım arkadaşlarıyla birlikte antrenmanlar için özel bir planlama yapmışlar. Herkes bildiklerini diğer arkadaşına gösteriyor böylece eksiklerini beraberce tamamlıyorlarmış. Böylece kısa sürede ekip olmanın gücünü de keşfetmişler. Çalışmalarını gün be gün sıklaştırmışlar. Her gün koşuyor, top sektiriyor, deneme maçları yapıyorlarmış. Bazen nefes nefese kalıyor, terliyor ancak antrenmanları hiç bırakmıyorlarmış

Turnuva günü geldiğinde mahallede çok büyük bir heyecan varmış. Herkes bu anı bekliyormuş, güneş gökyüzünü parlatıyor ve mahallerindeki küçük futbol sahasını aydınlatıyormuş. Seyirciler ise çocukların aileleri, arkadaşları ve mahallenin diğer sakinlerinden oluşuyormuş. Herkes çok heyecanlıymış. İki takım sahaya çıkmış ve gözlerini zafer için parlatmışlar. Yiğit ve arkadaşları, “Mavi Yıldızlar” adını verdikleri takımın formasını giymişler. Rakipleri ise “Kırmızı Aslanlar” takımını temsil ediyormuş. Heyecan doruktaymış. Maç saniyeler içinde başlayacakmış. Her iki takım da birbirine centilmence başarılar diledikten sonra hakem başlama düdüğünü çalmış ve topu sahanın ortasına atmış. İlk düşünce, futbolunun ne kadar hızlı ve heyecanlı olduğuymuş. Yiğit, topu ayaklarına almış ve hızla rakip sahaya ilerlemeye başlamış. 

Onun yanındaki Ömer, etkileyici bir koşu yaparak topu boş bir alana sürmüş ve Yiğit’e mükemmel bir pas vermiş. Topu alan Yiğit, güzel bir hareketle topu almış. Rakiplerinden kurtularak topa hızla vurmuş ancak kaleci mükemmel bir kurtarış yapmış. Gol olmadı derken tam o sıra da Ömer öne atılmış ve kaleciden seken topu ağlara göndermiş. Tribünler coşkuyla çığlık atmış.

Mavi Yıldızlar 1, Kırmızı Aslanlar 0…

Maç devam ediyormuş ve her iki takım da inanılmaz performanslar sergiliyormuş. Rüzgar ‘in savunma becerileri, Kırmızı Aslanlar’ın saldırılarını durduruyormuş ancak art arda gelen ataklar devam ediyormuş. Sonunda Kırmızı Aslanlar, hızlı bir kontratakla eşitliği sağlamışlar. Artık skor 1-1 olmuş ve tribünlerdeki gerilim iyice artmış.

 

Son dakikalar geldiğinde, skor hala eşitmiş. Yiğit ve arkadaşları, son bir hamle yapmaya karar vermiş. Plan harika bir şekilde işliyormuş. Yiğit, topu alarak başarılı bir saltoyla rakip savunmayı geçmeyi başarmış ve son derece ustaca bir hareketle topu sürmeye başlamış. Defansta onu bekleyen bir kaç rakip oyuncuyla göz göze gelmiş ve onları da atlatmayı başaran Yiğit artık kale doğru kararlı adımlarla ilerliyormuş. Kalenin önüne geldiğinde en iyi atışını yapması gerektiğinin farkındaymış, kısa bir sürede hesaplarını yapmış ve vuruşunu gerçekleştirmiş. Top sahada hızla ilerliyormuş. Herkes nefesini tutmuş, kalecinin gözleri hızla ona doğru gelen toptaymış ancak bu harika atışı kurtarması imkansızmış ve top ağlara girmiş. Bu harika bir golmüş. Tribünler sevinç çığlıklarıyla çınlamış. Mavi Yıldızlar’ın taraftarları “Gol, gool, goooll” diye bağırıyorlarmış.

Düdük çalmış ve maç sona ermiş. Mavi Yıldızlar, turnuvayı kazanmış ve büyük bir zaferle taçlandırmış. Yiğit ve arkadaşları, birbirlerine sarılmışlar ve sevinç gözyaşları dökmüşler. Bu, unutulmaz bir futbol maçıymış ve mahallede bir efsane olarak hatırlanacakları kesinmiş. 

Maç sonrası, çocuklar tribünlerdeki aileleri ve arkadaşları tarafından coşkuyla alkışlanmışlar. Futbol sahası, dostluk, heyecan ve yetenek dolu bu anılarla doluymuş. Bu maç, sadece bir futbol oyunu değil, aynı zamanda arkadaşlığın ve dayanışmanın gücünü kutlayan bir gösteriymiş.

Mavi Yıldızlar azimli çalışmalarının sonucunu almışlar. Masal da burada bitmiş.