Bir varmış bir yokmuş, eski zamanların birinde Londra’da Darling isminde bir aile yaşarmış. Darling ailesinin Michael, John ve en Wendy isimlerinde üç de çocuğu varmış. Ailenin en büyük çocuğu Wendy mavi gözlü ve sarı saçlıymış. Sevgi dolu kalbiyle eve neşe saçan Wendy kardeşlerini çok sever ve onları her zaman korurmuş. Ailenin bir de Newfoundland bölgesine özgü Nana isminde bir de köpeği varmış. Nana bir nevi çocukların dadısıymış. Kocaman ve heybetli görünse de sevecen ve naifliğiyle tüm ailenin sevgilisiymiş. Aile onun sayesinde evde kendini çok güvenli hissediyormuş.

Günlerden bir gün Darling ailesinin ebeveynleri ‘Çocuklara Yardım Derneği’nin bağış toplantısına katılmak için hazırlanmış. Etkinlik gece geç saatlere kadar devam ettiğinden çocuklarını evde Nana’ya emanet edip çıkmışlar.

John, Michael ve Wendy, ailelerini uğurlayıp, uyku saatine kadar oyun oynayıp sohbet etmişler. Saat 21.30’a gelirken çocuklar odalarına çekilmiş ve derin bir uykuya dalmışlar. Tam o sıra çatıdan gizemli bir ışık hüzmesi süzülmüş. Işıkla birlikte pencerenin önünde Peter Pan ve onun sadık arkadaşı Tinkerbell belirmiş.

Peter Pan, pencereyi aralamış ve içeri girmiş. Tinkerbell’e dönerek sessiz olmalarını işaret etmiş. Peter Pan’ın ise o sırada gölgesi kaçmış. Tinkerbell Peter Pan’in gölgesini bulmak için çekmeceleri karıştırmış ve sonunda onu yakalamış ancak bir türlü gölgeyi bağlayamamış.

Sese uyanan Wendy olanları şaşkınlıkla izlemiş ve Peter Pan’a doğru meraklı bir şekilde bakmış. Peter Pan, yakalandıkları için çok mahçup olmuş ve heyecanla karışık bir korkuyla Wendy’nin odasında ne işi olduğunu açıklamaya çalışmış.

Wendy ise merak ve tedirginlikle, bu gizemli ziyaretçinin kim olduğunu ve niçin orada olduğunu sormuş.

 

Peter Pan, kendini tanıtmış ve gölgesini bağlamaya çalıştığından bahsetmiş. Wendy olanları dinlerken, Peter Pan’a yardım edebileceğini söylemiş ve bir iğne ve iplik bulmaya çalışmış. Wendy bulduğu iğne ve iplikle gölgeyi dikmiş.

Peter Pan, gölgeyi bağlamaya çalışırken, Wendy merakla onun hikayesini dinlemeye başlamış. Peter Pan, ona hayal ülkesinden, Nimmerland’dan ve orada yaşadığı maceralardan bahsetmiş. Wendy, Peter Pan’ın anlattığı serüvenlerle büyülenirken Nimmerland’ı hayal etmeye çalışmış.

Peter Pan, Wendy’e hayali ülkesi Nimmerland’da mutlu çocuklardan ve kendisinin de mutlu çocukların lideri olduğunu da anlatmış. Wendy ve ve Peter Pan kısa sürede çok iyi anlaşmış, kardeşleriyle orayı ziyaret edip edemeyeceğini sormuş. Peter Pan ise Nimmerland’ı ziyaret edebileceklerini söylemiş.

Wendy, Peter Pan’ı büyük bir merakla dinlerken gölgeyi bir daha kaçamayacağı bir şekilde dikmiş. Peter Pan ise yardımı için Wendy’e teşekkür etmiş ve ona cevizden yapılmış bir kolye hediye etmiş. Hediyeyi boynuna geçiren Wendy koşarak kardeşlerini uyandırmaya odalarına gitmiş.

Çocuklar, Peter Pan’i görünce büyük bir sevinç yaşamış. Üç kardeş, Peter Pan ile macera dolu bir yolculuğa çıkmak için sabırsızlanıyormuş. Peter Pan uçmaya hazırlanmış ancak kardeşler ona uçamadıklarını söylemiş. Peter Pan ise hafif gülümseyerek Tinkerbell’den peri tozu istemiş. Tinkerbell, ilk İlk başta tereddüt etse de peri tozunu üç kardeşin üzerine serpmiş.

Peri tozuyla birlikte hepsi birden uçmaya başlamış. Yükseldikçe Londra’nın manzarası eşsizleşiyor, yukarıdan saat kulesi Big Ben, Westminster Sarayı, Aziz Paul Kadedrali, Tower Bridge… Her şey çok etkileyici gözüküyormuş. Bir süre sonra Peter Pan, Tinkerbell ve üç kardeş bulutların üstüne yükselmiş. Yolculukları, muhteşem manzaralar eşliğinde bir süre devam ettikten sonra, Peter Pan’in anlattığı hayalî ülkeye ulaşmak için yola koyulmuşlar. Bir süre bulutların üzerinde oturup sessizce manzarayı izlerken Peter Pan üç kardeşe denizkızı gölünü göstermiş. Gölü seyrederken Wendy gökyüzüne doğru yükselen dumanları görmüş ve ne olduğunu sormuş. Peter Pan ‘Yerlilerin kamp ateşi’ diye cevap vermiş ve Kaptan James Kanca’nın liderlik ettiği korsanların yaşadığı gemiyi göstererek üç kardeşi uyarmış. Wendy ise Peter Pan’a dönüp neden korsana karşı kendilerini uyardığını sormuş.

Kaptan Kanca, Jolly Roger adlı gemide yaşayan bir korsanmış. Peter Pan, Kaptan Kanca’nın korsanlar arasında en kötü ve en tehlikeli olduğunu, sadece bir timsahtan korktuğunu anlatmış. Wendy, bu kez korsanın neden timsahtan korktuğunu sormış. Peter Pan, başlamış Kaptan Kanca’nın bu korkusunun ardında yatan hikayeyi anlatmaya.

Kaptan Kanca bir gün bir çocuğa çok kötü davranmış. Peter Pan ise bunu görünce karşı gelmiş ve çocuğu korumuş. Kendisine karşı gelinmesine alışkın olmayan Kaptan Kanca çok sinirlenmiş ve Peter Pan ve çocuğa zarar vermek isterken yanlışlıkla elini kesmiş ve bileğindeki kol saati denize düşmüş. Onu da bir timsah yutmuş. Bu olaydan sonra Kaptan Kanca, Peter Pan’a çok kinlenmiş. Sürekli elindeki dürbünle gizli ülkeyi izleyip, Peter Pan’ı gözlüyormuş.

Peter Pan ve arkadaşları hayali ülkeye giriş yaparken Kaptan Kanca onları dürbünden görmüş ve talimat vererek onların gemiye getirilmelerini istemiş. O sırada Wendy Peter Pan’a Kaptan Kanca’nın kendilerini gördüğünü söyleyip onu uyarmış.

Peter Pan Tinkerbell’den Wendy ve çocukları güvenli bölgeye götürmesini istemiş. Tinkerbell Peter Pan ile Wendy’nin arkadaşlığını kıskandığı için onu burada bırakmayı düşünmüş. Wendy’e dönmüş kalmasını ve döndüğünü kendisini alacağını söylemiş. Wendy Tinkerbell’e güvenmiş, kardeşlerini ona teslim etmiş ve beklemeye başlamış.

Peter Pan ise Kaptan Kanca’yı alt etmek için bir plan düşünmüş ve aklına timsah gelmiş. Timsah’a gidip olan biteni anlatmış ve ondan yardım istemiş. Timsah ise Kaptan Kanca’nın çok kötü bir insan olduğunu bildiği için teklifi kabul etmiş ve geminin olduğu yere varmış. Saat hala timsahın midesinde olduğu için Kaptan Kanca saatin çıkardığı tik tak sesinden timsahın geminin yakınında olduğunu anlamış ve korkuyla gemisinin dümenine geçip çok uzak diyarlara doğru yol almış.

Peter Pan rahat bir nefes alıp, Wendy ve kardeşlerinin yanına dönerken Wendy’i yerde baygın bir şekilde görmüş. Meğer Kaptan Kanca’nın Peter Pan’ı hedefleyerek attığı taş Wendy’e gelmiş. Peter Pan Wendy’i kucaklayıp eve getirmiş. Peter Pan, John ve Michael’in yanına gelerek Wendy’i neden orada yalnız bıraktıklarını sormuş. Tinkerbell üzgün ve pişman bir şekilde Wendy’i kıskandığı için kendisinin orada bıraktığını söylemiş ve özür dilemiş.

Kardeşler abları Wendy’nin bir daha uyanmayacağını zannedip başında ağlarken, Wendy yavaş yavaş gözlerini aralamaya başlamış. Korsanın attığı taş meğer Peter Pan’ın ona hediye ettiği ceviz kolyeye gelmiş.

Tüm bu maceranın sonunda Wendy ve kardeşleri artık eve dönmenin zamanı geldiğini anlamışlar. Ertesi sabah Peter Pan, Wendy ve kardeşleri yola çıkmış. Birlikte Londra’ya gittiklerinde, çocuklar anne ve babalarına olan biteni anlatmış ve Peter Pan ile onları tanıştırmış.

Wendy ve çocuklar anne ve babalarından Peter Pan’ın da kendileriyle yaşaması için izin istemiş. Anne ve baba çocuklarının bu isteğini sevinçle karşılamış ve Peter Pan’a kendileriyle kalıp birlikte yaşamak isteyip istediğin sormuşlar.  Peter Pan teşekkür etmiş, asla büyümeyeceğini ve hayal ülkesinde yaşamaya devam edeceğini söylemiş.

Peter Pan hayal ülkesine doğru yol alırken Wendy ve diğer çocuklara el sallayıp, onların kendisini unutmamalarını istemiş. Bu masal da burada bitmiş.