Bir zamanlar, uzak bir ülkede, sakin ve güzel bir köy varmış. Bu köyde, birçok mutlu çocuk yaşarmış ve onların hayatı masalsı bir güzellikteymiş. Köyde, geceleri çocukları tatlı bir uykuyla örten esrarengiz bir ziyaretçi vardı. Onun adı, Ole Lukøje imiş.

Her gece, güneşin batmasıyla birlikte Ole Lukøje, sihirli yatağına binip yollara düşer ve tüm köydeki çocukları ziyaret edermiş. Ole Lukøje’nin sihirli yatağında uyuyan çocuklar, hayallerin büyülü dünyasına sürüklenir ve masalsı maceralara atılırlarmış.

Bir gece, küçük bir çocuk olan Hjalmar, Ole Lukøje’yi görmek için gözlerini kısık tutmuş ve kıvrılmış bir şekilde yatağına yatmış. Ole Lukøje, Hjalmar’ın yanına sessizce gelmiş ve onu uykuyla sarıp sarmalamış. Uyumadan önce, Ole Lukøje, gökyüzünü masalsı renklere boyamış ve yıldızları parlayan elmaslarla süslemiş.

Hjalmar, Ole Lukøje’nin sihirli yatağına binerek gökyüzünün yıldızlı yolculuğuna katılmış. Bir anda, uçsuz bucaksız bir denizde yüzen bir geminin güvertesine gelmişler. Gemide, renkli pırıltılı kuşlar şarkılar söyleyerek dans ediyorlarmış. Hjalmar, bu büyülü gösteriyi hayranlıkla izlemiş ve neşeyle gülümsemiş.

Sonra, Ole Lukøje onu bir ormana götürmüş. Ormanda, konuşan hayvanlar ve gülüş atan çiçeklerle dolu masalsı bir dünya varmış. Hjalmar, ormandaki hayvanlarla oyunlar oynamış ve çiçeklerle sohbet etmiş. Her biri, ona bilgelik dolu tavsiyeler vermiş.

Ole Lukøje, Hjalmar’ı deniz kıyısına götürmüş. Denizin altında, renkli mercanlar ve ışıltılı deniz yıldızlarıyla dolu bir krallığın girişi varmış. Hjalmar, su altı krallığında balıkların, yengeçlerin ve deniz kızlarının dansını izlemiş ve kendisi de onlarla birlikte dans etmiş.

Sonra, Ole Lukøje onu gökyüzüne götürmüş. Orada, büyülü bulutların üzerinde yüzen meleklerin şarkıları çalınırmış. Hjalmar, meleklerin melodileriyle coşmuş ve huzur dolu bir duyguyla dalmış.

Gecenin ilerleyen saatlerinde, Ole Lukøje Hjalmar’ı yavaşça geri getirmiş. Hjalmar, masalsı yolculuğunun sonunda kendi yatağına tekrar konmuş ve rüyaların dünyasında huzurla uyumuş.

Ertesi sabah, Hjalmar uyandığında, gördüğü hayal gibi renkli ve sihirli bir dünyada gezinmiş olmanın mutluluğunu hissetmiş. Artık Ole Lukøje’yi görmek istediği her gece, ona hoş geldin demek için sabırsızlanmış.