Gel zaman git zaman, değirmenci yaşlanmış, sakallarına aklar düşmüş. Artık işleri yapmak için yorgun olduğunu fark etmiş, torunlarını kucağına alma zamanının geldiğini düşünerek mirasını üç oğlu arasında paylaştırmaya karar vermiş. Değirmenci bütün çocuklarını çok seviyor, hiç birini birbirinden ayırt etmiyormuş. Bu nedenle mirasını paylaştırırken çok dikkatli düşünmesi gerektiğini biliyormuş. Günlerce düşündükten sonra mallarını çocukları arasında nasıl pay edeceğine karar vermiş.
❤ FARKLI BİR MASAL KEŞFEDİN ➸ ASLAN, TİLKİ VE EŞEK MASALI
“Oğlum, böylece sıcak ve huzurlu bir yuvanda mutlu mesut yaşayabileceksin” demiş.
Sonra Ortanca oğluna dönmüş ve ona miras olarak değirmenini vereceğini söylemiş. Kocaman bereketli değirmen ortanca oğlunun olacakmış.
“Oğlum, böylece tahılları öğütecek kendi ekmeğini kazanabileceksin” demiş.
Sıra Küçük oğluna gelmiş. Değirmencinin ona verecek evi ya da toprağı yokmuş. Çocuklar babasının küçük kardeşlerine ne bırakacağını çok merak etmişler.
Değirmenci Küçük oğluna dönmüş ve ona miras olarak kedisini vereceğini söylemiş. Değirmencinin yanından bir saniye olsun ayırmadığı kedisi ortanca oğlunun olacakmış.
“Oğlum, böylece sen de hiç bir zaman zorluk çekmeden huzur içinde yaşayabileceksin” demiş.
Çocuklar babasının kedisini çok sevdiğini biliyorlarmış ama bir kedinin küçük kardeşlerine nasıl destek olabileceğini anlamamışlar. Babalarının başka verecek bir şeylerinin olmadığını da bildikleri için seslerini çıkarmamışlar.
Mevsim kış mevsimiymiş. Küçük oğlan kedisiyle birlikte kalacak bir yer, yiyecek bir yemek bulabilmek için şehre doğru ilerlemeye başlamış ama yol uzun, hava soğukmuş. Bir süre sonra kedisinin çok üşüdüğünü fark eden çocuk şapkasını ve çizmelerini kedisine vermiş. Kafasındaki beresi ve ayağındaki çorapların ona yeteceğini düşünüyormuş. Gün boyu yürümüşler ve çocuğun karnı çok acıkmış. Bir kenara çökmüş ve ağlayarak kedisine sarılmış ve ona dert yanmaya başlamış.
“Sen hiç merak etme iyi kalpli çocuk, ben seni bu gece saraylarda sıcacık yataklarda yatıracağım. ”
Küçük oğlan, çizmeleri ve şapkasıyla karşısında insan gibi konuşan bu kediye şaşa kalmış. Çocuk hiç bir şey söyleyemeden kedi tekrar konuşmaya başlamış;
“Bu arada şapka ve çizmeler için teşekkür ederim. Bana çok yakıştılar. Şimdi sızlanmayı bırak, kalk ve yolumuza devam edelim.”
Şaşkınlığını atlatan çocuk bu sefer bir kaç cümle kurmayı başarmış.
“Sen hem konuşuyorsun hem de oldukça komiksin. Hiç önemli değil Çizmeli Kedi. Sen bana babamdan hediyesin üşümeni hiç istemem. ”
Çizmeli Kedi, tatlı bir ukalalıkla cevap vermiş;
“Aynı zamanda oldukça zeki olduğumu söyleyebilirim. Baban benim daha çok kurnaz olduğumu düşünürdü. Hadi şimdi konuşmayı bırak da gidelim ve karnımızı doyuralım” demiş.
Çocuk çok sevinmiş “Harika, karnım açlıktan zil çalıyordu. Hemen bir ateş yakalım ve onlar yiyelim”
Çizmeli Kedi, “Olmaz seni saf çocuk. Yoksulluktan kurtulmak istiyorsan sabretmeyi öğrenmelisin ve küçük şeylere gözün tok olmalı. Bu tavuklar bizim sermayemiz” demiş bilmiş bir tavırla. “Bunları bu gece büyük bir ziyafet çekmek ve sıcacık yataklarda yatmak için kullanacağız”
Kedi de sahibini kurtarmak ve zenginleştirmek için hemen harekete geçmiş. Bizim küçük oğlan oldukça safmış ve böyle planlardan hiç anlamıyormuş. Karnı çok aç olmasına rağmen kediyi dinlemeye karar vermiş.
Çizmeli Kedi önde, çocuk arkada yola devam etmişler. Hayvanlar da hala yanlarındaymış. Şehre vardıklarında Çizmeli Kedi, sahibine beklemesini söylemiş ve doğruca sarayın yolunu tutmuş.
Çizmeli Kedi, 2 tavuğu ve bir beyaz dağ tavşanını Kral’a götürerek sahibini zengin, yakışıklı ve soylu bir prens olarak anlatmış ve hediyelerini kabul etmesini istemiş. Altın dolu kervanlarının da yolda olduğunu ve bir kaç güne kasabaya varacağından bahsetmeyi ihmal etmemiş. Hediyeleri kabul eden Kral, Çizmeli Kedi’nin oldukça inandırıcı şekilde anlattığı bu hikayeye hemen inanmış ve onları şehrine gelen bu soylu prensi akşam yemeğine davet etmiş. Çizmeli Kedi, bu hoş daveti prense ileteceğini söyleyerek saraydan ayrılmış.
Çocukla birlikte nehrin yanına kadar yürümüşler. Kraliyet arabasının geldiğini gören Çizmeli Kedi, hemen küçük oğlana kıyafetlerini çıkarıp nehre atlamasını söylemiş ve koşturarak Kraliyet arabasını durdurmuş.
“Efendim! Yardıma koşun. Soylu sahibimi soydular ve nehre attılar. Onu kurtarın”
Çizmeli Kediyi gören Kral hemen arabayı durdurmuş. Şehrine gelen prensin böyle bir olay yaşamasından dolayı utanan Kral, askerlerine prensi kurtarması ve ona en güzel kıyafetleri vermelerini emretmiş.
Bizim köylü çocuğu nehirden çıkaran askerler ona hemen kuru giysileri vermişler. Saraydan gelen yepyeni prens kıyafetler üzerine giyen küçük oğlan artık gerçek bir prens gibi görünüyormuş. Kraliyet arabasına doğru yürümüş ve Kral’a teşekkür etmiş.
O sıra da Kraliyet arabasının içinde olan kraliçe ve prenses onları izliyormuş. Prenses bu yakışıklı adamdan gözlerini alamamış. Kraliçe de o sırada bu yakışıklı prensin kızı için çok iyi bir eş olacağını düşünüyormuş.
Kral’ın yanına gelerek önünde eğilmiş ve teşekkür etmiş.
Prens’in kendi ülkesinde soyulduğunu öğrenen Kral, bu durumdan dolayı suçlu hissediyormuş. “Prens’e dönmüş ve tekrar tekrar özürlerini iletmiş. Artık benim misafirimsiniz” demiş.
Kral onlar için sarayın en güzel odasını hazırlatmış. Emirlerine hizmetçiler vermiş ve her isteklerinin yerine getirilmesini emretmiş. Akşam olduğunda kocaman bir ziyafet sofrası onları bekliyormuş. Birlikte yemişler içmişler. Hoş sohbetler etmişler. Kral ve Kraliçe, Prens’i çok sevmiş.
Bir süre yol gittikten sonra dağların tepesindeki görkemli şato görünmüş. O kadar büyükmüş ki… Kocaman kapısına vardığında kedi kapının yanında bir karınca gibi kalmış. Zorla da olsa kapıyı tıklatmış.
İçerideki dev “Kim bu beni rahatsız eden?” diyerek kükremiş ve kapıyı açmış.
Çizmeli Kedi, her zamanki profesyonel kurnazlığı ile deve selam vermiş. “Ben uzak diyarlardaki bir Kral’ın elçisiyim. Kral’ımız sizin muhteşem meziyetlerinizi ve harika sihir kabilyetinizi duymuş. Size çok güzel hediyeler iletmemi istedi. Beni içeri alır mısınız? “demiş.
Bu sözler devin çok hoşuna gitmiş ve Çizmeli Kedi’yi içeri almış. “Ver bakalım hediyelerini!” demiş.
Çizmeli Kedi, “Elbette saygıdeğer efendim tabi ki vereceğim ancak öncelikle sizin gerçekten her yere nam salmış o ünlü dev olduğunuzdan emin olmam gerekir. İstediğiniz her şekle dönüşebileceğinizi söylüyorlar. Mesela istediğinizde bir aslan olabiliyormuşsunuz doğru mu bu? diyerek sormuş.
O sırada neredeyse korkudan ödü kopan Çizmeli Kedi, “Tamam tamam anladım, ama kocaman bir devin, kocaman bir aslana dönüşmesi kolaydır. Peki acaba küçücük bir fareye dönüşebilecek misiniz? Yoksa bizi mi kandırıyorsunuz” demiş.
Dev bu sözlere biraz sinirlenmiş. “Tabi ki dönüşebilirim” diye yanıt vermiş.
Çizmeli Kedi, “Hediyelerimi takdim etmeden önce efendim, bir de bunu gösterebilir misiniz? demiş.
Onun sözleriyle hırslanan dev hemen minik bir fareye dönüşmüş. Tabi Çizmeli Kedi boş durur mu? Tek bir pati darbesiyle kediyi midesini indirivermiş ve herkesin başına bela olan devden kurtulmuş.
Artık koskoca saray onlara kalmış. Devin sarayında bir sürü altını bir sürü mücevheri de varmış. Çizmeli Kedi, geri dönerken köylülere bol bol altın dağıtmış ve çevredeki tarlaları, arsaları da satın almış ve tekrardan sarayın yolunu tutmuş.
Bir kaç günlük misafirlikten sonra Prens’in ve Çizmeli Kedi’nin oradan ayrılması gerekiyormuş. Prens, Kral’a ve çok beğendiği Prenses’e veda ederken oldukça üzgünmüş. Tüm güzel günlerin geride kaldığını düşünüyormuş.
Çizmeli Kedi, Kral’a veda ederken “Efendim, biz de sizi sarayımızda ağırlamaktan şeref duyarız. Lütfen bizi kırmayın” demiş.
Kral ve Kraliçe bu teklifi sevinerek kabul etmişler.
Çizmeli Kedi ve prens yola çıktıklarında, bizim çocuğun kafası oldukça karışıkmış. “Nasıl olacak şimdi? Tüm yalanlar ortaya çıkacak… Ortada ne bir saray ve ne de prens?”
Çizmeli Kedi, “Senin gerçek prenslerden neyin eksik? İyi yürekli, yakışıklı bir delikanlısın. Saraylara paralara gelince onları hiç merak etme onlar halloldu bile” demiş.
Şatoya doğru ilerlerken onlar devden kurtardığını öğrenen ve bol miktarda altın alan köylüler prensi büyük bir sevinçle karşılamışlar. Prens bu duruma çok sevinmiş. Misafirleri gelmeden önce şatoyu bir güzel hazırlamışlar. Kral ve Kraliçe geldiklerinde gördükleri devasa şato karşısında çok etkilenmişler ve prensin prensesle evlenmesine rıza göstermişler.
Prens ve prenses sonsuza kadar mutlu yaşamışlar. Çizmeli Kedi masalı da burada bitmiş.