Bir varmış, bir yokmuş. 4,54 milyar yaşında, doğanın büyülü dansıyla dolu bir dünya varmış. Güneş, her doğuşunda onu aydınlatıyor, yıldızlar ise gökyüzünü süslüyormuş. Bu büyülü dünyada, mevsimler birer perde gibi değişip, doğanın kalbinin ritmiyle birlikte dans edermiş.

Bu dünyada bir de Keli adında küçük bir kız varmış. Keli çok meraklı bir çocukmuş. Küçük yaşına rağmen dünyayı keşfetmek, doğanın gizemlerini çözmek için sürekli sorular sorarmış. Bir gün, gökyüzündeki yıldızlara bakarken, mevsimlerin nasıl oluştuğunu merak etmiş. Derin düşüncelere dalmış ve en sonunda dedesine danışmaya karar vermiş. Keli, heyecanla dedesinin yanına gitmiş ve sorular sormaya başlamış.

“Dede, mevsimler nereden geliyor? Neden her biri birbirinden farklı?”

Dede torunu Keli’nin merakını memnuniyetle karşılamış ve “Keli, mevsimlerin sırrı aslında doğanın büyülü döngüsünde saklı. Her mevsim, kendi eşsiz hikayesini anlatır.” Demiş.

Keli’nin gözlerini genişlemiş ve merakla dinlemeye başlamış.

Baharın Gelişi:

“Mevsimler Dünyamızın Güneş çevresinde dönme hareketi ve eksen eğikliğiyle yakından ilişkilidir. Kış boyunca, Kuzey Yarımküre, Güneş’e daha az eğik olduğu için soğuk alır. Ancak, dünya dönüş hareketine devam ederken eksen eğikliği sebebiyle Güneş’in ışınları farklı bölgelere eşit olarak ulaşmaz.”

Dedesi anlattıkça Keli, büyülü bir bilgi dünyasına adım atmış gibi hissetmiş ve dedesinin anlatımını dikkatlice dinlemeye devam etmiş.

“İlkbaharın başlamasıyla birlikte, Güneş ışınları Kuzey Yarımküre’ye doğrudan gelmeye başlar. Günler uzar, geceler kısalır. Toprak, bu doğrudan ışıkla ısınır, karlar erir, bitkiler uyanır. Doğa, canlılığına kavuşur ve birçok bitki tomurcuklarını açarak çiçeklerini sergiler.”

Yazın Sıcaklığı:

“Yaz mevsimi, Kuzey Yarımküre’nin Güneş’e en çok eğik olduğu dönemde gerçekleşir. Bu durum, Kuzey Yarımküre’nin Güneş’e daha fazla maruz kalmasına ve daha uzun günlerin yaşanmasına neden olur. Güneş ışınları daha dik bir açıyla gelir ve daha yoğun ısı yayılır.

Bu yoğun ısı, toprağın ve suyun ısınmasına neden olur. Nehirlerin ve göllerin sıcaklığı artar, su buharlaşır ve atmosfere yükselir. Bu da bulut oluşumunu teşvik eder ve yağış miktarını artırır.

Ayrıca, bitkiler ve ağaçlar da yaz mevsiminde büyümeye ve fotosentez yapmaya başlarlar. Güneş ışınları, bitkilerin yapraklarından enerjiyi emer ve bu enerjiyi besin maddelerine dönüştürür. Bu süreçte oksijen de açığa çıkar. Bu yüzden yaz mevsimi, bitki yaşamının en verimli olduğu zamandır.

Yaz ayları, doğanın bolluğunun ve bereketinin bir göstergesi olarak kabul edilir. Bu dönemde, tarım ürünleri olgunlaşır, meyve ağaçları bol miktarda meyve verir ve doğanın cömertliği insanlar tarafından büyük bir sevinçle karşılanır.”

Keli, ilkbaharın nasıl olduğunu öğrenirken, doğanın uyanışını gözlerinde canlandırdığı gibi bu kez dedesinin anlatımıyla yazın cömertliğini, sıcak güneşin altında koşan çocukların neşesini hissediyormuş.

Sonbaharın Renkleri:

“Yazın sona ermesiyle birlikte, Güneş ışınları dik açılarla gelmeyi bırakır ve günler kısalır. Bu durum, bitkilerin fotosentez sürecini yavaşlatır ve yapraklarındaki klorofil miktarının azalmasına neden olur. Klorofil miktarının azalmasıyla birlikte, yapraklarında bulunan karoten ve antosiyanin gibi pigmentler daha belirgin hale gelir.

Bu süreç, yaprakların sarı, kızıl ve turuncu renklere bürünmesine sebep olur. Rüzgarın etkisiyle bu renkli yapraklar ağaçlardan düşer ve yerde bir renk cümbüşü oluşturur. Sonbaharın serin havası, bitkilerin durgunluğa geçmesine ve yapraklarının dökülmesine olanak tanır.”

Keli, merakla dedesine dönmüş “Sonbaharda yaprakların renk değiştirmesinin sebebi karoten ve antosiyanin nedir?” diye sormuş.

Dedesi, Keli’nin merakını memnuniyetle karşılamış, sorusuna yanıt vermiş “Karoten ve antosiyanin, yapraklardaki pigmentlerdir, yani renk veren maddelerdir, Keli. Sonbaharın gelmesiyle birlikte, bitkilerin yaprakları fotosentez yapmayı durdurur. Bu durumda, klorofil miktarı azalır ve yapraklar yeşil rengini kaybeder. Ancak, yapraklarda bulunan karoten ve antosiyanin gibi diğer pigmentler belirgin hale gelir. Sarı ve turuncu renkler karotenden, kırmızı ve mor renkler ise antosiyaninden kaynaklanır. Bu pigmentlerin etkisiyle, sonbaharda yapraklar muhteşem bir renk cümbüşü oluşturur.”

Keli, dedesinin açıklamasını dikkatle dinlerken, doğanın bu karmaşık sürecinin ardındaki bilimi anlamaya çalışmış. Bu cevap, Keli’nin merakını daha da artırmış ve doğa hakkında daha fazla bilgi edinmek için heyecanlanmış.

Kışın Hüznü:

Kış mevsimi, Kuzey Yarımküre’nin Güneş’e en çok eğik olduğu dönemde yaşanır. Bu durum, Kuzey Yarımküre’nin Güneş’ten aldığı ışığın daha az olmasına ve günlerin kısalmaya başlamasına neden olur.

Güneş ışınlarının dik gelmemesi, yüzey sıcaklıklarının düşmesine ve atmosferde soğuma olmasına sebep olur. 

Bu soğuma, su buharının yoğunlaşmasına ve kar yağışlarının oluşmasına neden olur. Kar, yavaşça toprağı örter ve buz tabakaları oluşturur.

Kışın gelmesiyle birlikte, bitkilerin ve ağaçların büyüme faaliyetleri durur. Yaprak dökmeyen ağaçlar, enerji tasarrufu yapmak için fotosentezi durdurur ve yapraklarını döker. Doğa, sessizleşir çünkü kuşlar göç eder, hayvanlar sıcak yerlerde barınır.

Kışın sessizliği, doğanın içsel bir döngüsünün bir parçasıdır ve birçok organizma için bir dinlenme ve yenilenme dönemidir. Bitkiler köklerine enerji depolar ve tohumlarını korurken, bazı hayvanlar kış uykusuna yatarlar veya vücut sıcaklıklarını düşürerek enerji tasarrufu yaparlar.”

Dedesinin anlatımıyla birlikte, Keli’nin zihninde yeni bir pencere açılmış ve Keli artık doğanın gizemlerini çözmek için daha fazla öğrenmeye ve keşfetmeye hazırmış.