Bir Kimyager Masalı: Marie Curie

Merhaba Ben Marie… Okula gitmemizin bile yasak olduğu karanlık zamanlarda müthiş maceralar yaşayıp harika buluşlar yaptım ve dünyanın en başarılı bilim insanları arasına girdim ve bu benim masalım

Babam çok akıllı bir adamdı. Bana “Manya” diye hitap ederdi.  Onu çok severdim. Bir okulda öğretmendi ve öğrencilere fen dersleri öğretiyordu. Evimizin alt katında babamın çalışma odası vardı. Oraya bayılırdım. İçeriyi bir görseniz, büyülü bir dünya gibi; rengarenk fokurdayan sular, değişik aletler ve bir sürü not…

Babam girdiğinde saatlerce çalışır, sonra üstü başı dağınık, tüm saçları horoz gibi dikilmiş şekilde dışarı çıkardı. Bazen sinirli olurdu ama ben onun bu haline çok gülerdim. 

Küçükken beni o odaya almazlardı, elimi kolumu pek kontrol edemez mutlaka bir şeyleri kırardım. Büyüdükçe elimi kolumu düzgün hareket ettirmeyi ve bir şeyleri kırmamayı öğrendim tabi..

Hiç unutmuyorum tam 4 yaşına geldiğimde babam beni çalışma odasına götürdü ve fizik ve kimya öğretirken kullandığı o sihirli aletleri gösterdi.

Fizik ve kimya ne demek hiç bilmiyordum. Büyülenmiş gibi birbirinden değişik aletlere bakıyordum.

Okulundaki öğrenciler çok şanslıydı her gün bu aletleri kullanmayı öğreniyorlardı

ÖĞRENMEK İNSANI GÜÇLENDİRİYOR

Bir gün babam eve geldiğinde oldukça üzgün olduğunu gördüm, biraz neşelendirmek için koşturup boynuna atladım ve ona güzelce sarıldım. Ona neden üzgün göründüğünü sordum.

Rus hükümetinin fizik derslerini kaldırdığını söyledi. Bunu hiç anlamamıştım.

Babam, bak güzel kızım dedi; Maalesef bazen yönetime geçen kötü insanlar, diğer insanların güçlenmelerini istemezler. Fen bilgileri de insanları akıllandırır ve daha güçlü kılar” dedi. Babam haklıydı. O odaya girip, o bilim aletlerinin ne işe yaradığını anlamaya çalışırken bile akıllandığımı hissediyordum.

Hepsinin nasıl çalıştığını öğrensem kim bilir ne kadar güçlenirdim.

Öğrenmenin insanı güçlendirdiğini çok küçük yaşta anladım

5 yaşına geldiğimde çoktan okumayı öğrenmiştim. Babam da bana sürekli olarak yeni şeyler öğretiyordu. Hatta bir gün abim elindeki kitabı zorlukla okumaya çalışırken ben kitabı onun elinden alıp, ilk cümleyi bir çırpıda okuyuvermiştim. O zaman çok anlamsız bir şekilde erkekler kızların iyi bir öğrenci olabileceğini düşünmüyordu abim ve babam hariç tabi ki… 

ALTIN MADALY ALDIM

 Ben küçükken hayat zordu. Televizyon, radyo ya da internette yoktu, inanır mısınız pek fazla oyuncak bile yoktu. Bende bol bol kitap okurdum bir de dans ederdim. 

Kitaplar bana harika şeyler öğretiyordu onlar arkadaşım gibiydi. Okur, okur, okurdum… 

Sanırım bu yüzden lisede okul birincisi oldum ve altın madalya kazandım. Tüm okul ve öğretmenlerim beni alkışladı. Harika bir duyguydu. 

Okumaya devam etmek istedim ama okuduğum yerde kadınların üniversitede okuması yasaktı. Dedim ya size gerçekten çok kötü ve zor zamanlardı. Bazı şeyler de oldukça saçmaydı.

O dönem benim için çok zor geçti çünkü yeni bir şeyler öğrenmeden yaşamak inanılmaz sıkıcıydı.

Sonra kadınlar için “uçan üniversite” adında gizli bir üniversite kurulduğunu öğrendim. Tabi hemen başvurdum, yeniden bir şeyler öğrenebileceğim için çok mutluydum. O günlerde bilim insanı olmaya karar verdim böylece sürekli yeni şeyler keşfedebilirdim. 

HAYALİMDEKİ BÜYÜK LABORATUVAR

Daha sonra Fransa’da bir üniversitede babamın dolabı gibi içinde yüzlerce bilim aleti olan bir laboratuvar olduğunu öğrendim. Hem de inanılmaz büyük bir laboratuvar ve bir de kocaman kütüphane… Tüm hayalim orayı görebilmek olmuştu. Düşünsenize kocaman bir laboratuvar ve keşfedecek yüzlerce ilginç alet.

Bunun için para biriktirip oraya gitmeye karar verdim. Kolay olmadı ama pes edecek değildim ve başardım. Paramı biriktirdiğimde kardeşimle birlikte hemen tren garına gittik ve Fransa’ya bilet aldık. Heyecanlı bir tren yolculuğunun ardından Fransa’daydım. Burada kadınların üniversite de okuması serbestti. 

Her sabah 6’da uyanıyordum ve üç farklı dil de fizik ve anatomi kitapları okuyordum. O büyük laboratuvarda deneyler yapabilmek için daha çok bilmem gerekiyordu. 

23 yaşıma geldiğimde o büyük laboratuvarın kapısından içeri girdim. İlk kez kendi deneyimi yapacaktım. Fokurdayan deney şişeleri, farklı kimyasal karışımlar hepsi ama hepsi çok eğlenceliydi. Deneyler yaparak, insanların işine yarayacak bir şeyler bulmaya çalışıyordum. 

Bir keresinde yine laboratuvarda deneyler yaparken, yanlış karışım yüzünden elim yüzüm masmavi olmuştu ve neredeyse bir hafta masmavi gezmiştim. Okuldaki herkes beni görünce şaşırıp kalıyordu. 
Üniversitemizde tam 2000 öğrenci vardı ama sadece 23 kişi kadındı ve içimizde sadece 2 kişi bilim okuyordu ve onlardan biri bendim. Bu gerçekten çok önemliydi ve benim daha çok çalışmama neden oldu. Böylece kısa süre içinde hem matematik hem de fizik diploması aldım. Hiç unutmuyorum, 1893 yılı güzel bir yaz günüydü hem diplomamı almıştım hem de aşık olmuştum. Evet, evet sonunda aşık olmuştum. Çok kibar ve akıllı bir bilim insanıydı. Kısa sürede evlendik. 
O zamanlar bir çok insan erkeklerin çalışıp, kadınların evde oturması gerektiğini düşünüyordu ama ben farklı düşünüyordum;

Yapman gereken en önemli şey hayallerinin peşinden gitmektir.

İNSANLIĞA FAYDALI YEPYENİ BULUŞLAR YAPTIM

Evlendiğimde bilim işlerini bırakmadım. Eşimle çalışmalarımızı yapabilmek için tıpkı babamınki gibi güzel bir laboratuvar kurduk. Artık bilgilerim yeterliydi ve ne yapmam gerektiğini biliyordum. Uranyum adında çok ilginç bir kimyasal element üzerinde çalışmaya başladım. Eşim yaptığım çalışmaları çok etkileyici bulmuştu o da kendi deneyini bırakarak benimle çalışmaya başladı. 

Araştırmalarımız biraz uzun sürdü… Bir kaç küçük patlama, biraz sakarlık, bazı sorunlar çıktı ama deneyler nihayet olumlu sonuç verdiğinde dünya beni Nobel Ödülü’ne aday gördü. İnanın bana o gece tek bir kere gözümü kırpmadım. Bu müthiş bir şeydi; tüm bilim insanları Nobel Ödülü almak ister.  İnanın bana o duygu çok sevdiğiniz bir tatlıyı yemekten çok çok çok daha güzel bir şey… 
Çalışmaların insanların atoma ve radyoaktiviteye bakışını değiştirdi.
Savaş yıllarında  askerleri iyileştirmek de zorlandıklarını öğrendiğim zaman onlar için gezici röntgen aracı icat ettim. 
Sonra ne mi oldu… Ben çalıştıkça ödülleri gelmeye devam etti. İkinci kez Nobel ödülü aldım. İki ayrı dalda Nobel ödülü alan ilk kişiydim.  
ABD’de Beyaz Saray’a bile davet edildim. Başkan bana içinde 1 gr radyum elementi bulunan bir kutu hediye etti. O kadar pahalı bir hediyeydi ki, çalışmalarım için büyük katkı sağladı.  

Önce ben insanlarda öğrenebileceğim her şeyi öğrendim, sonra onlara öğrenebilecekleri yeni şeyler verdim. Bana hayatım boyunca sadece erkeklerin bilim eğitimi alabileceğini söylemişlerdi ve bu düşüncenin ne kadar saçma olduğunu göremiyorlardı. Pes etmedim ve onlara eğitim ve bilginin gücüyle bunun ne kadar saçma olduğunu gösterdim. Sen de başarmak istediğin şeyler için bilginin en önemli anahtar olduğunu unutmazsan tüm isteklerini gerçekleştirebilirsin.