Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, develer pire, pireler deve kadarken. Ayılar armudu, maymunlar muzu, sincaplar cevizi, koyunlar otları, keçiler yaprakları bol bol yerken… Hayvanların ve insanların konuşarak anlaşabildiği bir zamanda, uzak ülkelerin birinde şehrin içinde sevimli bir apartmanda yaşayan, yaşlı tatlı bir kadın varmış. Yaşlı olduğu için pek dışarıya çıkamaz, tüm gün güzel balkonundaki koltuğunda oturur. Dışarıyı seyredermiş. Bu sırada kendi balkonunun ötesinde neler olduğunu düşünür merak edermiş.

Yaşlı kadın yine o sabah her zaman olduğu gibi o günde erkenden kalmış. Günlük işlerini yaptıktan sonra balkona çıkmış. O kadar güzel bir balkonu varmış ki, renk renk saksılarda rengârenk çiçekler, sarmaşıklar, küçük biblolar ve bir de kırlangıç yuvası… Evet, o sene, balkonda yaşlı kadının bir de misafirleri varmış. Küçük bir kırlangıç ailesi… Bahar ayında gelip balkona yuva kurmuşlar.

HEM EĞLENCELİ HEM DÜŞÜNDÜRÜCÜ  ŞANSLI HANS MASALI

➽  Bölüm 1:

YAŞLI KADIN VE KIRLANGIÇ

Yaşlı kadın, önce özenle biblolarının tozunu almış, çiçekleri tek tek sularken bazen onlarla konuşuyor, bazen de şarkı mırıldanıyormuş. Kırlangıçlar da erkenden uyanmışlar ve bu şarkılara eşlik etmeye başlamışlar. Yaşlı kadın, onlara buğday verip sallanan güzel sandalyesine yavaşça oturmuş ve kırlangıçlarla sohbet etmeye başlamış.

“Siz kırlangıçlar…” demiş, iç geçirerek… “Ne kadar şanslısınız. Her sene uçup istediğiniz yere göçüyorsunuz. Başka başka yerler görüyorsunuz… Ben ömrümde bu şehirden hiç dışarı çıkmadım. Farklı ülkelerde, yörelerde neler yaşandığını hiç bilemem…” Anne Kırlangıç, “Madem bu kadar çok merak ediyorsun, ben sana anlatabilirim” demiş ve yuvasından aşağı doğru süzülerek, kadının ağır hareketlerle sallandığı sandalyenin koluna konuvermiş.

“Biz kırlangıçlar, soğuk havaları pek sevmeyiz. Bu nedenle soğuklar başlayınca Afrika gibi sıcak kıtalara göçer, bir süre orada yaşarız. Çok soğuk bölgeler dışında dünyanın her yerinde de yaşayabiliriz. Sonbaharda önce Kıbrıs’a, oradan Mısır’a, sonra da Serengeti denilen yere gideriz. Çok ilginç bir yerdir. Burada çeşit çeşit kuşlar; aslan, kaplan, çita, sırtlan gibi yırtıcı hayvanlar… Bufalo, zebra, ceylan, fil, domuz gibi otçul hayvanlar yaşar.”

➽  Bölüm 2:

KIRLANGIÇ AFRİKA’YI ANLATIYOR

“Bir de nehirlerinde suaygırları ve timsahlar yaşar. Timsahlar, nehirlerde pusu kurarak su içmeye gelen aslanları, kaplanları, ceylanları, bufaloları hatta kuşları avlar ve yer.

Mesela, bufalolar en çok aslanlardan çekinir. Aslanlar, beş on tanesi bir araya gelerek bufalo sürüsüne saldırır çünkü bir aslan, kendisinden dört beş kat daha ağır olan bir bufaloyu kolay kolay yakalayıp öldüremez. Elbette aslanların 10 cm. kadar sivri dişleri ve iri pençeleri vardır ama… Sonuçta, 200 kilo olan bir aslan, 1 tonluk bir bufaloyu alt edemez. Bunun için ekip çalışması gereklidir ve bu yüzden aslanlar bir araya gelerek bufaloları avlarlar.”

Kırlangıcın anlattıklarından oldukça memnun olan yaşlı kadın, “Lütfen devam et, oralarda başka neler oluyor?” diye sormuş.

 FARKLI BİR MASAL KEŞFEDİN  DÜNYAYI GÖRMEK İSTEYEN KİRPİ MASALI

➽  Bölüm 3:

KIRLANGIÇ’IN ANILARI; SİVRİBOYNUZ

Anne Kırlangıç, “Peki öyleyse devam ediyorum” diyerek güzel sesiyle masalını anlatmaya devam etmiş…

Yine bir zaman Afrika’ya göçtüğüm bir dönemdi. O dönem sivri boynuzun hikâyesi dilden dile anlatılırdı. Güzel bir sığır ile genç bir bufalonun güçlü yavrusu Sivriboynuz…

Geniş düzlüklerde gezinen bufalo sürülerinden biri, yine aslanlardan kaçarken küçük bir çiftçi köyüne dalmış.  Kocaman bufalolar biraz da etrafı dağıtmış elbet… O karmaşa da genç bufalolardan biri köyde boynuzları sivri güzel bir sığır görüp oracıkta âşık olmuş. Olur mu olmaz mı derken, güzel sığır da güçlü bufalonun bu aşkına karşılık vermiş. Güzel sığır hamile kalmış. Yaklaşık 12-13 ay sonra bir yavruları olacakmış ama maalesef aşkları pek de uzun sürmemiş vahşi doğada yaşamaya alışmış olan bufalo, güzel eşi gibi köyde kalmayıp sürüsüyle birlikte oradan ayrılmış.

➽  Bölüm 4:

KAHRAMAN SİVRİBOYNUZ

Zaman hızla geçmiş, 12-13 ay sonra güzel sığır bir yavru dünyaya getirmiş. Yavru tümüyle bufaloymuş ama boynuzları aynı annesinin ki gibiymiş. Bufalolardaki gibi geriye doğru değil, ileri doğru ve ok gibi sivriymiş. Sürünün yeni bireyi iki yıl içinde hem büyümüş hem de güçlenmiş. Sürünün en akıllı en güçlüsü olmuş ve ona “sivri boynuz” adını vermişler.

Sivriboynuz ile ben o dönem tanıştım. İlk kahramanlığını gösterdiğinde henüz iki yaşındaydı. Bir aslan, bir bufaloyu tuzağa düşürmeye çalışıyordu. Bende o sırada bir ağacın dalında olanları seyrediyordum. Sivriboynuz koşarak gitti; boynuzlarıyla aslanı havaya fırlattı ve bufalo arkadaşını kurtardı. Gerçekten inanılmazdı. Tüm bufalo sürüleri onun bu kahramanlığını duymuşlardı.

Bir gün Sivriboynuz, diğer genç erkekleri toplayıp eğer birlik olurlarsa tüm düşmanlarını yenebileceklerini anlattı. Önce Sivriboynuz’un en yakın arkadaşı Bufalo bunun harika bir fikir olduğunu söyledi. Daha sonra diğerleri hep bir ağızdan “SENİN YANINDAYIZ!” diye bağırdılar.

HAYVANLARI SEVENLER BURAYA KURT VE LEYLEK MASALI

➽  Bölüm 5:

KIRLANGIÇ MASALININ SONU

Kırlangıç bunları anlatırken, sabah güneşi balkondaki çiçeklere vurmaya başlamış… Yaşlı kadın ağır ağır sandalyesinde sallanırken, kırlangıç tatlı sesiyle anlatmaya devam etmiş; Sonraki günlerde aslan sürüsü, bufalo avlamak için harekete geçmişti. Ben de bir ağacın dalında olanları seyrediyordum. Aslanlar sürüye yaklaştığı halde bufalolar kaçmıyor; bir ay biçimine aslanların etrafını sarıyordu. Avlarına odaklanmış aslanlar bu tuzağı görmüyordu. Saldırıya geçen aslanlardan biri tam bir bufaloyu yakalamıştı ki Sivriboynuz  arkadaşı Bufalo Cesur ile birlikte onu kurtardı. Sürünün ay biçimindeki uçlarında bulunan bufaloların işaretiyle,  çember kapanmıştı. Aslanlar Bufaloları sıkıştırdı ancak bufalolar bu sefer Sivriboynuz’u dinleyerek tek tek kaçışmak yerine birlik oldular ve aslanlardan kurtuldular.

Başka bir gün, Sivriboynuz, bir çıtanın ceylanı kovaladığını gördü. Hemen oraya koşup çıtaya sivri boynuzlarını gösterdi. Işıkta parlayan boynuzlar çitayı korkutmuştu bile.  Hatta bir gün ben bir timsah, yavru bir zebranın peşine düşmüştü. Sivriboynuz’a durumu anlattım. Hızla koşturup, timsahı korkutarak zebrayı kurtardı. Hangi hayvan tehlikedeyse hemen Sivriboynuz’a haber veriyorduk. Artık denge kurulmuştu. Artık Afrika’nın geniş düzlüklerinde “Sivriboynuz” konuşuluyordu.

Ben orada olduğum sürece çeşit çeşit hayvanlarla, farklı farklı insanlarla tanıştım, bir sürü hikâyem oldu ama Sivriboynuz’un kahramanlıkları en sevdiklerimdendir. Bir gün farklı hikâyeleri de anlatırım sana…”

Kırlangıç, kendisini dinleyen yaşlı kadının keyif içinde tatlı bir uykuya daldığını görünce narin kanatlarını açmış ve sessizce güzel yuvasına geri dönmüş…

Gökten üç elma düşmüş; birini ben yedim. İkisini aldım geliyordum. Köprüden geçerken kurbağalar dedi, vırrak,  rüyanın etkisiyle ben anladım, bırak. Bu sefer eli boş geldim ama en güzel masalı dinledim bitirdim.