Bir varmış bir yokmuş… Evvel zaman içinde, masal zaman tünelinde, galaksiler paralel evrende, yıldızlar galaksi peşinde… yıllar yıllar önce, zamanların birinde geniş yaylaların olduğu, yaylaların yemyeşil çimenlerle kaplandığı çok güzel bir yerde, kendi haline insanların yaşadığı küçük bir köy varmış. İşte bizim yalancı çaban bu köyde yaşarmış.
Bu köyde hayat oldukça sakin geçermiş. Köy halkı erkenden kalkar, herkes işine koyulurmuş. Fırıncı hamurunu yoğurur ekmekleri fırına atar, Kasap, kesimhaneye gider etlerini hazırlarmış. Çiftçi tarlaya gider ekinlerini eker, çoban yaylaya gider koyunlarını sürermiş. Bu köyde herkes yardımsever ve iyi kalpliymiş.
➽ Bölüm 1:
YALANCI ÇOBANIN HİKAYESİ
Bizim küçük çoban da her gün erkenden kalkar, koyunlarını toplayıp, köyün tepesindeki yemyeşil otlağa götürür, akşama kadar onlarla birlikte ortakta durur ve hava kararırken de koyunları toplayıp geri getirirmiş.
Tüm gün, tepelerde otlaklarda yalnız başına olan çobanın canı çok sıkılıyormuş. Çimlere uzanmış vakit geçmemiş, biraz uyumuş vakit geçmemiş, bir şeyler okusaymış vakit geçermiş ama yalancı çobanın pek kitap okuma alışkanlığı da yokmuş. Ne yapsam da eğlensem diye düşünen küçük çobanın en sonunda aklına bir fikir gelmiş. Köy halkına “bir şaka yapayım hepsini buraya toplayayım” diye düşünmüş. “Öyle ya bir şaka ne kadar kötü olabilir ki?” demiş kendi kendine…
❤ FARKLI BİR MASAL KEŞFEDİN ➸ İKİ İNATÇI KEÇİ MASALI
➽ Bölüm 2:
YALANCI ÇOBANIN YALANI
Tepenin üstüne çıkmış ve bağırmaya başlamış…
-İmdat! İmdaat! Yardım edin, kurtlar geldi, koyunlarıma saldırıyorlar
Köy halkı, çok geç olmadan küçük çobanın yardım feryadını duymuşlar. Fırıncı ekmeğini fırının içinde bırakmış, çiftçiler ekinlerini atıp koşturmaya başlamış, kasap etlerini oracıkta bırakıp hemen yetişmiş. Herkes bir hışımla tepeye koşturmaya başlamışlar.
Koyunların yanına vardıklarında, miskin miskin oturan çobanı ve sakin sakin otlayan koyunları görünce çok şaşırmışlar.
“Hani nerde kurtlar?” diye sormuşlar.
Yalancı çoban, yerinden kalkmış ve kendini tutamayıp gülmeye başlamış.
“Ben burada yalnız başıma çok sıkılmıştım. O yüzden biraz eğlenelim diye size bir şaka yaptım.” demiş.
Köy halkı şaşkınmış.
– Biz işimizi gücümüzü bırakıp koştuk sana yardıma geldik, Kurt falan yok mu yani? Sen şimdi bize yalan mı söyledin ve bir de buna şaka mı diyorsun… Bu nasıl şaka böyle! Demişler ve köye geri dönmüşler. Her şeyi bırakıp yalancı çobanın yardımına koşan fırıncının ekmekleri yanmış, çiftçinin tohumları rüzgardan uçup gitmiş, kasabın oracıkta bırakıp gittiği etlerini de köyün kedileri çalmış…
Köylüleri işlerinden eden, yalancı çoban, bu duruma pek aldırmamış. Havanın kararmaya başladığını görünce dönmüş evine…
❤ FARKLI BİR MASAL KEŞFEDİN ➸ DÜRÜSTLÜK HAKKINDA MASAL: DÜRÜST ODUNCU
➽ Bölüm 3:
YALANCININ SONU
Ertesi gün, yine erkenden koyunları toplamış ve otlağa çıkmış. Güneş tepeye vardığında yaylanın ötesinde sivri dişleriyle yavaş yavaş yürüyen kocaman bir kurdun koyun sürüsüne doğru yaklaştığını görmüş. Kan ter içinde tepeye koşturup köylülere bağırmaya başlamış..
İmdat! İmdaat! Kurt geliyor, lütfen yardıma gelin…
Köylüler yalancı çobanın sesini duymuşlar ama “yine yalan söylüyor” diye düşünmüşler tabi… “Bizim yalancı çobanın yine canı sıkılmış aklı sıra bizi yine kandıracak her halde” demişler kendi kendilerine… Çiftçi tarlasını sürmeye, fırıncı ekmekleri pişirmeye, kasap etleri kesmeye devam etmiş…
Daha önce söylediği yalan yüzünden bu kez köylüyü inandıramayan çoban, çaresiz halde bir yandan kurttan kaçarken bir yandan da koyunlarını kurtarmaya çalışmış ama nafile… İri yarı kurt otlağa dalmış ve birkaç pençe birkaç diş darbesiyle nerdeyse tüm koyunları dağıtmış. Çoban kurttan kendi canını bile zor kurtarmış.
❤ FARKLI BİR MASAL KEŞFEDİN ➸ İKİ KEDİ VE SERÇE MASALI
Küçük yalancı çoban, yalan söylemenin ne kadar yanlış bir şey olduğunu hemen anlamış.
Kalan birkaç koyununu toplayan yalancı çoban, çok üzgünmüş ama bunu kendi kendine yaptığının da farkındaymış. Öyle ya, yalancının söylediği söze kimse inanmaz ve bunun için sadece bir kez yalan söylemek bile yeterlidir.
Perişan halde köyüne dönen çoban, olanları iyice düşünmüş ve bir daha böyle yalan söylememeye karar vermiş. Yalancı çoban yapması gereken bir iş daha olduğunu biliyormuş.
Ertesi sabah erkenden uyanmış ve otlağa gitmeden önce köy halkını bir bir ziyaret etmiş. Önce onlardan tek tek özür dilemiş sonra onlara “yalan söylemenin ne kadar kötü bir şey olduğunu anladığını, bir daha böyle bir şey asla yapmayacağını” anlatmış ve söz vermiş. Yalancı çoban, gerçekten de bir daha hiç yalan söylememiş…
Gökten kocaman kıpkırmızı iri yarı bir elma düşmüş… O güzel elmayı sadece, yalan söylemenin kötü bir şey olduğunu gerçekten bilenler yiyebilecekmiş…