Bir zamanlar, yeşil tepelerle çevrili bir krallıkta, cesur bir prens yaşarmış. Prens, korkusuzluğu ve iyilikseverliğiyle ünlüymüş. Günlerden bir gün, korkunç bir ejderha krallığın yakınında belirmiş. Ejderha, insanların korkulu rüyası olmuş, köyleri ve tarlaları yakıp yıkmış.

Prens, halkını korumak ve krallığına barışı getirmek için ejderhayla savaşmaya karar vermiş. Güçlü zırhını giyip kılıcını kuşanmış ve ejderhanın peşine düşmüş. Cesur prens, uzun bir mücadele sonunda ejderhayı yenmiş ve onun büyülü kalbini çıkarmış. Ancak ejderhanın kalbi sihirliymiş, öyle ki bir kemikten yapılmış boruya konduğunda kendiliğinden şarkı söyleyebiliyormuş.

Prens, ejderhanın kalbini alıp geri dönerken bir ormanın içinden geçerken, iki kardeşin tartıştığını duymuş. Bu iki kardeş, kardeşlerden birinin öldürdüğü vahşi domuzun kemikleri hakkında anlaşamıyorlarmış.

Prens, ormanda yürürken, gürültülü bir sesin geldiği yöne doğru ilerledi. Sesin geldiği yere vardığında, iki kardeşin büyük bir anlaşmazlık içinde olduğunu gördü. Kardeşlerden biri heyecanla, “Bu vahşi domuzu ben öldürdüm ve kemikleri bana aittir!” demişti. Diğer kardeş ise hiddetle, “Hayır, bu domuzu ben avladım ve kemikleri benim!” şeklinde cevap veriyordu.

Prens, iki kardeşin arasına girdi ve anlaşmazlıklarını dinledi. Daha sonra cebinden ejderhanın kalbinin bulunduğu boruyu çıkardı ve onlara gösterdi. “Merak etmeyin, bu sihirli kemikler size yardımcı olacak,” dedi ve boruyu kardeşlerin önüne koydu.

Kardeşler, boruyu aldıktan sonra ejderhanın kalbini boruya koyduklarında, bir anda kemiklerden tatlı bir şarkı yükselmeye başladı. Şarkı, tüm ormanda yankılanıyordu ve sözleri herkesin duyabileceği şekildeydi:

“Kardeş, dur ve dinle iyi, Gerçeği öğren, bu kemikler söyler sana. Domuzu öldüren sen değilsin, Adaleti sağla, yalanı bırak arkanızda.”

Şarkı söylendikçe, kardeşlerin yüzleri bembeyaz oldu. Şarkının sözleri, gerçek suçlunun kim olduğunu açıkça anlatıyordu. İlk başta inatlaşan kardeş, artık suçunu itiraf etmekten başka çare olmadığını anlamıştı. Titreyen sesle, “Evet, doğru söylüyor, ben vahşi domuzu öldürdüm,” diye itiraf etti.

Prens, kardeşin itirafını dinledikten sonra gülümseyerek konuştu: “Adalet yerini bulduğunda, barış da gelir. Siz de kardeşçe anlaşın ve geçmişi geride bırakın.”

Kardeşler, prensin öğüdünü dinledi ve aralarındaki anlaşmazlığı çözerek barış içinde ayrıldılar. Prens, ejderhanın kalbini geri alarak krallığına döndü. Halkına adaleti sağladı, ejderha yüzünden yıpranmış topraklara yeniden hayat verdi ve krallık bir kez daha huzurla çevrildi.

Ve böylece, prensin cesareti ve sihirli kemiklerin yardımıyla, kardeşler arasındaki anlaşmazlık çözüldü ve krallık tekrar barış ve adaletle dolup taştı. Masal, minik yürekleri adaletin gücü ve dayanışmanın önemi konusunda aydınlatıyor.