KRAL MİDAS’IN ALTIN DOKUNUŞU

Bir zamanlar uzak bir krallıkta, “Midas” adında bir kral yaşarmış. Midas, her daim kendini düşünür, köy halkının mutluluğu için pek çaba harcamazmış. Midas’ın sarayı yemeklerle dolup taşarken köylüler açlık ve kıtlık çekermiş. Hal böyle olunca Bolluk ve bereket tanrısı Demeter, halkın yaşadığı zorluğun farkına varmış ve Kral Midas’a bir oyun oynamaya karar vermiş. Aç gözlü Kral’ın yanına giden Demeter, ona bir dilek hakkı verdiğini ve bunu çok iyi kullanması gerektiğini söylemiş.  

Kral Midas, bu harika habere çok sevinmiş ve Demeter’e teşekkür ederek hemen dileğini düşünmeye başlamış. Aklına o kadar çok şey geliyormuş ki seçmesi zor olmuş. Paraya, altına ve zenginliğe olan düşkünlüğüyle biline Midas sonunda, her dokunduğu şeyin altına dönüşmesini dileyivermiş. Demeter’de Midas’ın bu dileğini hiç vakit kaybetmeden yerine getirmiş.

Midas, heyecan içinde öncelikle görkemli sarayını altına çevirmeye karar vermiş. Tek dokunuşuyla sarayı bir anda ışıl ışıl parlayan bir altına dönüşmüş. Midas’ın gözleri parlamış ve bu yeni kazandığı güce hayran kalmış. Vazodaki çiçekler gözüne ilişmiş, parmaklarını çiçeklere dokundurmuş ve çiçekler hemen altına dönüşmüş. Büyük bir keyifle sarayın dışına koşturmuş. Gördüğü bir taşa dokunmuş ve taş da hemen altına dönüşüverirmiş. Midas, tüm bu değişimleri izlemekten büyük bir keyif alıyormuş. 

❤  ADALET ÜZERİNE BİR MASAL KOMŞUNUN KUYUSU

Fakat zaman geçtikçe Midas’ın altına dönüştürdüğü nesnelerin sayısı artmaya başlamış. Midas sarayın bahçesindeki her şeyi tek tek altına çevirmeye kararlıymış. Bir ağaç, bir çalı, bir kuş bile dokunduğu anda altına dönüşmüş.

Midas, ilk başta bu durumun bir soruna dönüşebileceğini hiç düşünmemiş ancak yemek yeme vakti geldiğinde Midas, büyük bir sorunla karşı karşıya olduğunu anlamış. Onun için hazırlanan ziyafet sofrasına dokunduğu anda tüm yiyecekler altına dönüşmüş. Midas, karnının gurultusuyla baş etmeye çalışırken “Bu dileğim hiç de mükemmel değilmiş.” diye düşünmüş. Bu sırada Midas’ın sevgili kızı olanlardan bir haber şekilde saraya girmiş, neler olduğunu anlamaya çalışırken, altın bir sofranın karşısında babasını oldukça üzgün bir şekilde otururken görmüş.

Midas’ın hüzünlü halini gören kızı, babasını teselli etmek için ona sarılmaya kalmış ve olanlar olmuş. Midas onu engellemeye çalışmış olsa da kızı bir anda atına dönüşüvermiş.

Midas, kızının altına dönüşmesiyle perişan olmuş ve altın dokunuşun bir lütuf değil, ceza olduğunu anlamış. 

Midas, bu olaydan büyük bir ders almış. Açgözlülüğün ve hırstan dolayı kaybedilen gerçek değerlerin insanı mutsuz edeceğini anlamış. Artık altın peşinde koşmanın yerine, sevdikleriyle zaman geçirmenin, doğayı keşfetmenin ve başkalarına yardım etmenin gerçek mutluluğu getirdiğini kavramış.

Ve bu masal, krallığın dört bir yanında dilden dile dolaşırken, insanların açgözlülük yerine dürüstlük, sevgi ve yardımseverlikle dolu bir yaşam sürmeleri gerektiğini herkese hatırlatıyormuş.