Bir varmış, bir yokmuş… İtalya’nın uzak bir köşesinde çiçekler içinde, taşlı yollarla süslü minik sevimli bir kasaba varmış. Bu güzel kasabanın en kalabalık köşesinde mavi panjurları, renkli vitriniyle sıcacık küçük bir dükkan hemen dikkat çekiyormuş. Çeşit çeşit tahta oyuncaklarla süslü bu minik dükkânda kendi halinde iyi yürekli bir marangoz olan Geppetto Usta tahtadan oyuncaklar yapıp, satarmış. Pinokyo masalı da böyle başlamış.

Geppetto Usta, her gün erkenden kasabanın hemen yanındaki ormana gider ve oradan en güzel odunları bulup harika oyuncaklar yapmak için dükkânına getirirmiş.

Köşe başındaki şirin dükkânın ışıkları, sabahın erken saatlerinden gün batımına kadar yanar; Geppetto usta, tüm gün çalışır, tahtadan bin bir çeşit oyuncak yaparmış.

PİNOKYO MASALI: TAHTADAN ÖZEL BİR KUKLA

Bir gün Gepetto Usta’nın aklına tahtadan bir kukla yapmak gelmiş. O sabah alacakaranlıkta yola sürülmüş. Erkenden ormana varmış ve yeni yapacağı kukla için güzel bir odun aramaya başlamış. Ormanın içinde ilerlemiş ilerde ormanın içinde pırıl pırıl parlayan kocaman bir ağaç görmüş. Ağaç ışıl ışıl ve çok büyükmüş. Gepetto Usta, ağacın parıldayan yapraklarının gölgesinde de harika bir çam kütüğü görmüş. “Harika bir oyuncak için fevkalade bir kütük” diyerek kütüğü yüklenmiş.

Hemen dükkanına girmiş ve çalışmaya başlamış. Kütüğe önce bir şekilde vermiş. Kafası, kolları, gövdesi, bacakları ve daha sonra elleriyle ayakları… İhtiyar Gepetto “Çok yakışıklı bir delikanlı olacaksın oğul, sana Pinokyo diyeceğim.” diyerek yüzüne şekil vermeye başlamış. Onu güzelce zımparalamış ve boyamaya geçmiş.

İŞTE SEVİLEN MASALIN HARİKA ANLATIMI KIRMIZI BAŞLIKLI KIZ MASALI

Saçlarını, kaşlarını, ağzını çizmiş, kulaklarını yapmış bir de kütüğün en güzel yerinden bir burun kesmiş kuklası için… Artık kukla hazırmış. Parıl parıl parlıyormuş. Geppetto Usta, kuklasını kucağına alıp ona şöyle bir bakmış. O kadar gerçek ve güzel görünüyormuş ki…

“Gözleri ne kadar da canlı bakıyor” demiş kendi kendine; “Sanki şuracıkta benimle konuşacak”

Sonra “Keşke…” diye iç geçirmiş “Keşke benimle konuşsa…” 

Geppetto usta, Pinokyo’yu oyuncak vitrininin en güzel yerine koymuş. Huzurlu ve keyifliymiş; daha sonra sallanan sandalyesine geçmiş ve derin bir uykuya dalmış.

MERHABA PİNOKYO!

O gece, oyuncak vitrini ayrı bir güzel görünüyormuş. Tahtadan bile olsa bu özenle yapılmış kukla, sanki ustasının sevgisini en derinlerde bir yerlerde hissetmiş. Sokak oldukça sessizmiş. Tahtadan oyulmuş harika kukla bir yıldız gibi parlıyormuş derken gökyüzü birden aydınlanmış ve gecenin karanlığından bir yıldız kaymış.

Pinokyo’nun üzerine yıldız tozları yağmaya başlamış ve Geppetto Usta’nın dileği gerçek olmuş. Pinokyo, canlanmış. Yıldız tozlarının arasından gizemli bir ses duyulmuş. “Pinokyo, artık sende gerçek bir çocuksun; her zaman dürüst ve doğru olmalısın. Ama dikkat et yalan söylersen, burnun uzar.”

PİNOKYO MASALI GERÇEK OLUYOR

Sabahın ilk ışıklarında Gepetto Usta kucağındaki kuklanın hareketleriyle uyanmış, uykulu gözlerle etrafına bakarken, Pinokyo’nun çipil çipil gözlerle ona baktığını görmüş. Pinokyo hiç vakit kaybetmeden “Günaydın, merhaba, merhaba!” diyerek etrafta zıplamaya başlamış. Gepetto Usta şaşkınlıktan küçük dilini yutacakmış.

“Merhaba… Aman Allah’ım! sen konuşuyorsun, hareket ediyorsun” demiş coşkuyla. Öyle mutluymuş ki bir o kadar da şaşkınmış. “Dur sana bakayım” demiş Pinokyo’ya..

❤  YENİ BİR MASAL KEŞFEDİN MASAL OKU

Pinokyo, yaşama enerjisiyle dolu, oldukça da yaramazmış. İçindeki coşkuyu dizginleyemediği için dur durak bilmeden etrafta sevinçle koşuşturup hareket etmenin ne kadar muhteşem bir şey olduğunu keşfetmiş. Küçük ahşap bedeniyle hızla koşarken, etrafa neşe saçan bir iz bırakıyormuş. İşte o anlarda, özgürlüğün ve hareketin tadını sonuna kadar çıkarıyormuş.

Pinokyo, elleriyle ustalıkla bir şeyler yapabilme yeteneğini fark ettiğinde içindeki keşfetme isteği daha da büyümüş. Oynak parmakları, Gepetto Usta’nın sakalını çekiştirmiş. Şaşırtıcı bir şekilde, bu küçük kukla, ahşap elleriyle jestler yapabilme becerisiyle Gepetto Usta’nın yüzünde gülümsemelere sebep olmuş. 

Pinokyo’nun oyuncu ve keşfedici yanı, her anında ortaya çıkarak Gepetto Usta’yı hem şaşırtmış hem de gururlandırmış.

Koşuşturmanın ardından, soluksuz bir şekilde nefes alan Pinokyo, Gepetto Usta’ya sevgi dolu şekilde sarılmış. Kollarını ustasının etrafına sarmış, ahşap kalbiyle onun sıcaklığını hissetmiş. O an, aralarındaki bağın bir sembolü gibi olmuş. Gepetto Usta, o sıcak sarılma ile Pinokyo’nun artık canlı bir varlık olduğunu daha da hissetmiş. Bu an, birlikte başlayacakları büyülü maceraların ilk adımıymış.

Pinokyo, yeni yetenekleriyle çok heyecanlanmış. Artık gerçek bir çocuk gibi yaşayabilecekmiş. Ancak, masum bir kukla olduğu gerçeğini unutmaması gerektiğini biliyormuş.

PİNOKYO’NUN BURNU NASIL UZADI?

Bir süre sonra, Pinokyo okula gitmek için yola çıkmış. Yolda, bir dilenciyle karşılaşmış. Dilenci, “Pinokyo, bana biraz para verir misin?” diye sormuş.

Pinokyo, çantasını kontrol etmiş ve cebinde birkaç madeni para olduğunu fark etmiş. Ancak, ona “Sana şuan para vermek istemiyorum.” demek yerine yalan söylemeye karar vermiş ve “Üzgünüm, cebimde hiç para yok” demiş

Aniden, Pinokyo’nun burnu bir santimetre uzamış. Şaşkınlık içinde durmuş ve perinin söylediklerini hatırlamış. Bunu düzeltmek için hemen dilenciye yalan söylediğini itiraf etmiş. Burnu hemencik normale dönmüş.

Pinokyo, yalan söylemenin hoş olmadığını anlamış ama kısa bir süre sonra yine başka bir yalana başvurmuş.

❤  FARKLI BİR MASAL KEŞFEDİN ➸ UYKU GETİREN MASALLAR OKU

DÜRÜST OL VE CESUR OL!

Sınıfta arkadaşı Marlo, “Pinokyo, sınavda nasıl bu kadar başarılı oldun?” diye sorduğunda gerçekte sınavdan çok düşük bir not aldığını bilen Pinokyo yine yalan söylemeye karar vermiş “Oh, çok çalıştım ve her şeyi çok iyi biliyordum” demiş. Bu sefer, Pinokyo’nun burnu biraz daha çok uzamış. Üzgün bir şekilde yalanını itiraf etmiş ve burnu yavaşça normale dönmüş.

Pinokyo, yalan söylemenin kendisine zarar verdiğini ve başkalarını kandırmaktan kaçınması gerektiğini anlamış. Eve döndüğünde bu olayı Gepetto Usta’ya anlatmış.

Gepetto, Pinokyo’yu kucaklamış ve “Oğlum, dürüstlük her zaman en iyisidir. Yalan söylemek sadece seni ve başkalarını incitir. Kimseden çekinme, sen hep doğruyu söyle. Seni seviyorum ve seninle gurur duyuyorum.” demiş.

Pinokyo, bu deneyimlerden sonra dürüstlüğün ve doğruluğun değerini tam olarak kavramış. Artık her zaman doğruyu söyleyecek ve insanları kandırmayacakmış. Pinokyo masalı da burada bitmiş.

Pinokyo masallarının devam serisini istiyorsanız, yorumlardan yazabilirsiniz.