“iŞTE SANA BİR ARPA TANESİ”
Günler böyle akıp geçerken genç çift, bir sabah göl kenarındaki evlerinde otururken ihtiyar bir kadının gölden eğilip su içmeye çalıştığını görmüşler. Yaşlı kadının göle düşmesinden endişelenen çift, hemen bir bardak su kapıp yaşlı kadına uzatmışlar. Göle eğilmeye çalışırken hayli zorlanan kadın, bir bardak suyu görünce çok mutlu olmuş doğrulup suyu içmeye başlamış. Kadının bir hayli yorgun ve bitkin halde olduğunu gören çift onun aç olduğunu düşünerek bir de kadına ekmeklerini uzatmışlar. Aslında bu ekmek evdeki son ekmekmiş. Yaşlı kadın, ekmekten bir parça kopararak ağzına atmış sonra tüm ekmeği bir lokmada bitirivermiş. Bir yandan da genç çifte bakıyormuş. Onları dikkatlice süzdükten sonra hafifçe gülümsemiş;
“Siz çok iyi insanlarsınız. Benimle son ekmeğinizi bile paylaştınız. Ben yaşlı bir kadınım ama bu iyiliğinizin altında kalacağımı da sanmayın.” demiş ve oradan uzaklaşmış.
Ertesi gün sabah erkenden yaşlı kadın göl kenarında belirmiş. Onu yine gören çift çok şaşırmışlar. Yaşlı kadın onları yanına çağırmış.
“İşte size bir arpa tanesi! Bu arpa tanesini ne köylü tarlasına eker, ne de tavuk yem olarak yer. Bunu alın ve güzel bir çiçek saksısına ekin. Sonrasında neler olacağını göreceksiniz” demiş.
Genç çift, arpa tanesine ve bu olanlara pek bir anlam verememiş ama yaşlı kadını da dinlemeyi ihmal etmemişler. Eve gidip en güzel saksılarını seçip, arpa tanesini içine ekmişler.
“LALE’NİN İÇİNDE PARMAK KIZ UYUYOR”
Ertesi sabah güneşin doğuşuyla birlikte saksıdaki arpa filiz verip hızla büyümeye başlamış. Sarı kırmızı parlak yaprakları kapalı bir laleyi andırıyormuş. Genç çift çiçeği gördüklerinde bu güzellik karşısında hem şaşırmışlar hem de mutlu olmuşlar. Çiçek, kapalı bir laleyi andırıyormuş. Kadın dayanamayıp, çiçeğin renkli yapraklarda usulca bir öpücük kondurmuş. Tam bu sırada, güzel çiçek yapraklarını yavaşça açmaya başlamış. Çiçek açılınca genç çift çiçeğin narin yaprakları arasında uyuyan, minicik, incecik, narin ve çok güzel bir kız çocuğu olduğu görerek çok şaşırmışlar. Bu kız çocuğu en fazla bir parmak boyutundaymış. Çiçeğin yaprakları arasındaki kız gözlerini açmış ve şaşkınlıkla kendisine bakan genç çifte gülümsemiş. Küçük kızın adını “parmak kız” koymuşlar. Artık dünya tatlısı bir kızları olduğu için mutluluktan uçan çift, hemen güzel kızları için bir yatak hazırlamaya karar vermişler. Parmak kız o kadar küçükmüş ki, onun yatağı için bir ceviz kabuğu kullanmaya karar vermişler. Cilalayıp güzelce parlattıkları bir ceviz kabuğunun içerisine pamuklardan bir yatak, gül yaprağından bir yorgan koymuşlar. Parmak kız artık burada uyuyup uyanıyormuş.
“PARMAK KIZ EVİNİ ÇOK SEVİYOR”
KURBAĞA PARMAK KIZI GÖRÜYOR
KIRMIZI BALIK, PARMAK KIZI KURTARIYOR
Tüm günü korku içerisinde geçiren parmak kız, bir plan yapması gerektiğini anlamış ancak ne yapabileceğiniz hiç bilmiyormuş derken oradan geçen kırmızı bir balık görmüş. Kurbağaların etrafta olmadığı bir anda, kırmızı balığa seslenmiş. Kırmızı balık, küçük kızı görünce haline çok üzülmüş ve parmak kıza yardım etmeye karar vermiş. Parmak kız, ne yapabiliriz ki bu çiçeğin kökleri suyun altına kadar gidiyor. Kırmızı balık, onu ben halledeceğim sen sıkı tutun sadece diyerek çiçeğin çevresinde bir o yana bir bu yana yüzmeye başlamış. En sonunda parmak kızın üzerinde durduğu nilüfer yaprağının tutunduğu yerden kopmasını sağlamış ve çiçeği suda sürükleyerek karaya kadar götürmüş. Parmak kız, kırmızı balığa teşekkür ederek hızla eve doğru koşmaya başlamış ama ne fayda! O kadar küçükmüş ki, yerdeki çalılardan otlardan dolayı ilerlemekte oldukça zorlanıyormuş. Gitmiş gitmiş ama en sonunda çok yorulmuş. Annesinin avucunda 3-5 adımda biten yol, bitmek bilmiyormuş. Yorulan kız, bir çalılığa dayanmak istemiş ama tam o sırada canının yandığını anlamış. Geri çekildiğinde bir de ne görsün. Parmak kızın boyunun neredeyse iki katı bir kirpi ona bakıyormuş. Parmak kız oldukça korkmuş ama kısa sürede cesaretini toplamış ve ” Merhaba kirpi bey, ben evime doğru gitmeye çalışıyorum ancak çok yoruldum sizi rahatsız ettiysem özür dilerim” demiş. Kirpi şöyle bir kıza bakmış ve “sen ne kadar küçük bir insansın” demiş. Kirpi başından geçenleri anlatan parmak kıza, “sana yardım etmek isterdim ancak dikenlerim sana zarar verebilir ancak senin için bir arkadaşımı çağırabilirim” demiş ve oradan uzaklaşmış. Bir kaç dakika sonra yanında beyaz bir tavşanla gelen kirpi, parmak kızı tavşanla tanıştırmış. Parmak kız, tavşandan izin aldıktan sonra onun üzerine tırmanmış ve kulaklarından sıkı sıkı tutunmuş. Tavşan birkaç dakika içerisinde onu evin önüne kadar getirmiş.
PARMAK KIZ AİLESİNE KAVUŞUYOR
Meraktan ve üzüntüden perişan olan parmak kızın anne ve babası, ne yapacaklarını bilmez halde bir oyana bir buyana koşuştururken evin önüne gelen tavşan ile parmak kızı görmüşler. Annesi, koşturarak dışarı fırlamış, kızını gördüğüne çok mutlu olmuş. Babası da parmak kızın döndüğüne sevinçten gözyaşlarını tutamamış ve ağlamaya başlamış. Hep birlikte eve girmişler. Parmak kız, başından geçen olayları anlatmış. Parmak kızın anne ve babası bir daha böyle bir olay yaşanmaması önlem almaya karar vermişler. Anne ve babasına yeniden kavuştuğu için çok mutlu olan parmak kız o gece anne ve babasının yanında onlarla birlikte güzel bir uykuya dalmış. Başlarından geçenlerden ders alan genç çift ertesi gün parmak kızın evini daha güvenli bir hale getirmişler ve sonra sonsuza karar birlikte mutlu yaşamışlar.
Dulkadınotu yani diğer adıyla dulavratotu yerine Nilüfer yaprağı üzerinde olmalı o kısmı değiştirmelisiniz
Yorumunuz için teşekkür ederim, gerekli değişikliği yaptım.